19 Ocak 2018 Cuma

“Mevlana Severler” Acaba Bunu Bilirler Mi?

Mevlana’yı yere-göğe sığdıramayanlar, onun bir Türk karşıtı olduğunu ne kadar bilirler?
Mevlana Celaleddin Rumi, Konya'da Hıristiyan-İslam yakınlaşmasını sağlamıştır. Cenaze törenine katılan kilise ve manastır ileri gelenleri, onu çağın İsa'sı ve Musa'sı gibi gördüklerini belirtirler. Fakat Mevlana, bir duvar yapımından Türkmen işçi kullanılmasına, Eflaki'ye göre, şu bağnaz görüşle karşı çıkar:
Yapım için Grek işçileri, yıkım için ise aksine Türk işçileri almak gereklidir. Zira dünyanın yapımı Greklere özgüdür. Yıkım ise Türklere ayrılmıştır. Tanrı evreni ilk kez yaratınca, ilkin tasasız kafirlere can verdi... Onlar taşların zirvelerinde, tepeler üzerinde birçok kent ve kaleler yükselttiler ... Ama Tanrı işleri öyle düzenledi ki, yavaş yavaş bu yapılar yıkılmaya yüz tuttular. O zaman Tanrı, gördükleri bütün yapıları, saygı duymadan, acımasız yıkımlar diye Türkleri yarattı. Türkler, yıktılar ve hala yıkıyorlar. Kıyamet gününe kadar bunu yapacaklar. Sonunda Konya'nın yıkılması, acımasız ve adaletsiz Türklerin elinden olacak.
Onun oğlu Velet Çelebi ise, Sultan Mesut'a Türkmen kırımı önerir. O, can korkusundan mağaralara, dağlara ve ormanlara kaçıp gizlenen Türklerin acımaksızın tümünün öldürülmesini öğütler:
Onlar öyle çok zarar vermişlerdir ki, Şahım sakın sen onlara acıma; halkın yaşamasını istiyorsan onların tümünü kurban et.

(Kaynak: Doğan Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, Birinci Kitap (İkinci Basım), Tekin Yayınaevi, İstanbul, 1978, s.157)