29 Haziran 2020 Pazartesi

İLKÇAĞ BATI ANADOLU TARİHÇİLİĞİ VE KARYANDALI AMİRAL SKYLAKS


İlkçağ Batı Anadolu Tarİhçİlİğİ ve Karyandalı Amİral Skylaks
NOT: Bu çalışma, 18 Nisan 2019'da bir STK (Bodrum)'da sunulmuştur
Osman KARADAĞ

İlkçağ Batı Anadolu Tarİhçİlİğİ
Bugün sizlere kültürel içerikli bir sunum yapacağım. Konu, İlkçağ Batı Anadolu Tarihçiliği ve Karyandalı Amiral Skylaks.
Başta yakın yöremiz olmak üzere Batı Anadolu insanları geçmişte çok verimli çalışmalar yapmışlar. Eski Yunan bilimi, felsefesi bu topraklarda doğduğu gibi eski Yunan tarihçiliği de bu topraklarda doğmuştur. Dilerim, o güzel insanların anısını, onların yaşadığı bu coğrafyayı paylaşan biz ardılları gereği gibi yaşatabiliriz.
Tarih deyince uzak geçmişteki hemşehrimiz, tarihin babası Herodotos’u anlatmayacağım. Ben onun öncelleri ve ardılları olan yöremiz tarihçileri ile iki özel insandan, biri Bodrumlu Phanes, diğeri Karyandalı Skylaks’tan söz edeceğim.
Önce tarihçiler
Herodotos’tan önceki tarihçilere logograghoslar deniyordu. Bunlar genellikle bulundukları kentin soylularının soyağaçlarını, yöresel söylenceleri, biraz da abartarak düz yazı ile yazıyorlardı. İçlerinden bir bölümü de gezdikleri yerler üzerine yazıyorlardı. Onlardan öncekiler yazılarını destan ya da epik şiir tarzında yazıyorlardı. Bu sonuncuların en bilinen örneği yine yöremiz insanlarından biri olan iki büyük (İlyada, Odessey) destanı ile Homeros idi.
Halikarnassoslu Dionysios, Thukydides Üzerine (Peri Thukydidou) adlı yapıtında tarih yazımının öncüleri olarak tanımladığı ilkçağ yazarları (logograghoslar) hakkında şunları söyler (Peri Thukydidou, 5):
Öncüllerinden çok daha üstün olan, eserinin planı baştan sona kolay anlaşılabilen Thukydides’i anlatmaya başlamadan önce, ondan önce doğmuş ve çağdaşı olan yazarlar hakkında birkaç şey söylemek isterim. Değişik yerlerden gelen ve sayıları bir hayli kabarık olan eski yazarlar vardır. Bunların arasında Peloponnesos savasından önce yaşayanlar şunlardır: …, Miletoslu Hekataios, Lampsakoslu Kharon, ... Peloponnesos Savaşından çok kısa bir süre önce doğmuş ve Thukydides’in yaşadığı zamana kadar yaşayanlar arasında Lesboslu Hellanikos, … Lydialı Ksanthos ve daha birçokları vardır. ...
İlkçağ tarihyazımı, MÖ 6. yüzyılda düzyazının ortaya çıkışı, söylencelere eleştirel yaklaşımın başlaması ve toplumsal kökenler ile yerleşmiş geleneklere duyulan ilginin artmasıyla oluşan koşullarda başlar. Çeşitli nedenlerle yolculuklara çıkanlar ya da yeni yurt arayışı içinde olanlar, gittikleri uzak ülkelerin tarihi, burada yaşayan kavimlerin etnolojisi, coğrafyası gibi konularda topladıkları bilgileri ve edindikleri izlenimleri kamuya açık alanlarda kendi yurttaşlarına aktarıyorlardı. Bunlar için tarih yazımı başlangıçta, yabancı ülke ve kavimler ile ilgili bu bilgilerin kaydedilmesinden başka bir şey değildi. Bu kişilere logographos ve onların yaptıkları bilgilendirme konuşmalarına da logos denirdi. Çoğu Batı Anadolulu olan Miletli Hekataios, Lydialı Ksanthos, Lesboslu Hellanikos, Karyandalı Skylaks, Lampsakoslu Kharon ve Miletli Dionysios gibi yazarlar yerel tarihler yazmışlardı.

Harita 1: Batı Anadolu’daki Bazı Antik Kentler

Şekil 1: Batı Anadolu Tarihçileri Zamandizini
Herodotos’un öncelleri (2)[1]
Miletli Kadmos (Cadmus of Miletus)
Bazı yetkelere göre en eski logographi Miletli Kadmos yaklaşık MÖ 550’lerde yaşadığı ileri sürülürken bazıları da onu mitik bir kişi olarak görür. Tarihçi Suda’nın aynı adla üç kişiden söz etmesi yüzünden böyle bir karışıklık olur. Bunlardan ilk alfabeyi icat eden, ikincisi ozan, üçüncüsü de Attikalı tarihçidir. Halicarnassuslu Dionysios, Kadmus’a mal edilen çalışmanın sahte olduğunu söyler.
Miletoslu Hekataios (Hecataeus of Miletus)
Hekataios, büyük ailelerin geçmişlerini söylencelere dayandırarak anlattığı ve günümüze yalnızca 35 fragmanı kalan Soyağaçları (Genealogia) yazmıştır. Onun, çeşitli ülkelerin betimlemeleri ve doğu tarihi ile ilgili bilgileri içeren Yeryüzünün Tasviri (Periegesis) adını taşıyan eseri günümüze ulaşmamıştır. Hekataios, geniş bilgisi ve uyanık eleştirelliğiyle dönemin dünya haritasını tamamlayıp düzeltmiştir.
İyonyalı tarihçi, halkbilimci ve coğrafyacı Miletoslu Hekataios’un yaşamı hakkındaki en önemli bilgiler Herodotos ile Suidas’tan gelmektedir. Adları geçen bu iki yazarın Hekataios hakkında anlattıkları örtüşür. Herodotos’un ifadelerinden (V. 36, 124-126), Hekataios’un Periegesis adlı eserini MÖ 510 - 500 yılları arasında yazmış olduğu anlaşılır.
MS 3. yüzyılda yaşamış coğrafyacı Agathemeros Hekataios’u (çok gezen adam) olarak tanımlar ve şöyle der (Agathemeros Geographus I.1; Hekataios, FGrH T 12,a):
Bir levha üzerine dünya haritasını çizmeye cesaret eden ilk kişi Miletoslu Anaksimandros’tur. Ondan sonra çok gezen adam Miletoslu Hekataios büyük bir hayranlık uyandıracak ayrıntılara girmiştir.
Diodoros, İyonyalılara neden dürüst davranmadığını sormak amacıyla temsilci olarak Hekataios’un Pers satrabı Artaphernes’e gönderildiğini anlatır. Satrap, İyonyalıların yenilgiye uğramalarından dolayı çektikleri acılarla kendilerine kin duyacak olmalarından korktuğunu söyleyince Hekataios şöyle cevap verir (Diodoros Sicilus X.25.4; Hekataios, FGrH T 7):
Madem öyle kötü muameleye maruz kalmak güvensizlik yaratıyor, iyi muamele görmek de aynı şekilde güven yaratır, sizden iyi muamele görmek de kentlerimizin Perslere karsı daha anlayışlı olmasına sebep olacaktır.
Bu anekdot Herodotos’ta yer almaz.
Herodotos Perslere karşı girişilen İyonya Ayaklanması planlarının mimarı Miletos tiranı Aristagoras ile içinde bulunulan koşullar nedeniyle ayaklanmanın sonuç vermeyeceğini düşünen Hekataios hakkında şöyle yazar (V. 36):
herkes ayaklanmadan yana çıktı; başta, evet, tarih yazarı Hekataios karşı çıkmış, Pers kralına savaşa atılmayı uygun bulmamış, Dareios'a bağlı olan ulusları tek tek saymış, gücünü anlatmaya çalışmıştı. Ama kimsenin kulak asmadığını görünce denizlerde üstünlüğü sağlamak gerektiğini ileri sürmüş, bunun için de Lydialı Kroisos'un Brankhosoğulları tapınağına sunmuş olduğu hazineyi almak gerektiğini, başka çare göremediğini söylemişti. -Zira Miletos'un gelir kaynaklarının ne kadar zayıf olduğunu biliyordu.- Bu hazine sayesinde deniz üstünlüğünün sağlanacağına güveniyordu. Ayrıca bu parayı kendileri almakla, düşmanın eline geçmesini de önlemiş olacaklardı. …
Herodotos’un buradaki ifadelerinden Hekataios’un 500 yılında yaşamaya devam ettiğini ve Miletos kentinin toplantıda sözü geçecek kadar önemli birkaç etkili kişisinden biri olduğu anlaşılır. Ayaklanmanın kaçınılmaz bir biçimde başarısız oluşundan beş yıl sonra, Aristogoras isyanın destekleyicilerine başka bir konuşma yaptığı yine Herodotos tarafından söyle aktarılır (V. 124-126):
… Hekataios, ne biri, ne öteki, dedi: Eğer Miletos’tan çıkmak zorunda kalırlarsa, Leros’a çekilmeli, bir kale kurup kendilerini unutturmalıydılar; aradan bir süre geçer, sonra gene Miletos’a dönerlerdi. Hekataios’un önerisi buydu. …
Böylece bir kez daha Hekataios sözünü dinletmiş, alınacak kararlarda etkili olmuştu. Burada Aristagoras’ın ona danışmak zorunda olması onun eski bir İyonya ailesinin üyesi olmasıyla açıklanır.
1. yüzyılda yaşamış coğrafyacı Strabon (VII. 3.6; VIII.3.9); “ilkçağ tarihçilerinin anlattığı çok şey gerçek değildir, bunlar yazılarında sıklıkla mitos anlatma hatasına düşerler” demekle hem tarih hem de coğrafya eserlerinin bilimsel olmayan özelliklerini ima eder.
Özellikle coğrafya araştırmalarında bir öncü olan Hekataios, o çağda bilinen dünyanın haritasını çizen Miletoslu Anaksimandros’un haritası üzerine ne kadar eklemeler yaptığına ilişkin yeterli kanıt yoktur.
Soyağaçları (Genealogia)
Hekataios’un dört kitaptan oluşan Soyağaçları adlı eserinde, araştırmacı Jacoby’nin yaptığı ayrıma göre, birinci kitap Deukalion ve Argonautlar, ikinci kitap Danaos Kızları, Herakles ve Heraklesogulları, üçüncü kitap Thebai efsaneleri ve dördüncü kitap da Truva efsanelerini içerir.
Amazonların yaşadığı ovanın tanımlamasında olduğu gibi, mitoloji içerikli eserin içinde coğrafya konusu bulunması dikkati çeker (FGrH F 7a):
Amazonların yaşadığı bölgede Themiskyra (Çarşamba Ovası) ovası vardır. Burası Thermodon (Terme Çayı) ırmağının uzağında, Khadisies üzerindedir.
Tarih yazımının öncülerinden biri olan Hekataios’un zamandizin tablosunu yeniden yapılandıracak olan kişi, tarih yazımının Batı Anadolulu öncülerinden bir diğeri olan Lesboslu Hellanikos’tur.
Yeryüzünün Tasviri (Periegesis)
Hekataios’un ardılları üzerinde büyük etkisi olan düzyazı biçemini kullanan bir öncü olduğu kesindir. Örneğin yazınsal bir tür olarak kabul edilen Periegesis son derece yalın bir anlatıma sahiptir. Bir gemi yolculuğu boyunca yanlarından geçilen kentlerin ve halkların yanı sıra iç bölgelerin de anlatımından oluşan eser, günümüzdeki “gezi yazıları” türündedir. Tıpkı günümüz gezi yazarları gibi, Hekataios da özellikle gezilen yerlerin tarihleri, orada yaşayan halkların kimler olduğu, halkların yaşayışı, gelenek ve görenekleri, doğa güzellikleri, insanın doğaya eklediği güzellikler gibi ilginç şeyleri yazar.
Onun bu eserinin özgünlüğünü kanıtlayan en güzel belge Herodotos’un (özellikle IV. 86 ve IX. 18) yaptığı alıntılardır.
Hekataios tarihsel olayları zamandizinsel bir sıraya göre anlatma çabası ve hem meskun dünya hem de o dünyanın mitolojileri üzerine sistemli biçimde bilgi vermesi yönüyle doğrudan olmasa da ardılları için tarih, coğrafya ve etnografya alanlarında bir öncü olarak kabul edilir.
Helen merkezli görüş açısı dışına çıkmayı becermiş olan Hekataios Genealogies başlıklı yapıtından günümüze kadar gelebilen bölümlerinden ilkinde şöyle der (3, s.15-16):
Aşağıda yazılanları ben, Miletoslu Hekataios anlattım. Bana doğru gözükeni yazıyorum; çünkü benim fikrime göre Helenlerin kaynakları farklı farklı ve uydurmadır.
Onun ardılı Herodotos da araştırmasında izlediği kuralla ilgili olarak Ben buraya yalnızca çeşitli yerlerden dinlediklerimi aktarıyorum demekle öncelinden etkilenmiş gözükür.

Şekil 2: Hekataios (üstte) ve Herodot (altta) Dünya Haritası.
Lampsakoslu (Şimdiki Lapseki) Kharon
Plutarkhos’un, Kharon’un olasılıkla Persika (Pers Tarihi) adlı eserinden alıntıladığı (Themistocles 27,1) “… sürgündeki Themistokles, Kserkses’in ölümünden sonra oğlu Artakserkses’in sarayına sığınmıştır” yorumu, Kharon’un eserlerini yazma tarihini 464 yılından sonraki bir tarihe yerleştirir. Bir başka yapıtında da Kharon’un Herodotos’tan “daha yaşlı bir adam” olduğunu belirtir.
Kendine özgü biçimiyle Yunan ve Pers tarihi üzerine genel bir kitap yazmış olan Kharon, İlkçağ tarihyazımı üzerine derin etkiler bırakmış bir yazar değildir. Bununla birlikte verdiği eserlerle en azından yerel kronikler oluşturmada, evrensel olarak değerlendirilebilecek nitelikte ülke betimlemeleri ve halkbilim konularına büyük katkı sağlamıştır.
Lydialı Ksanthos (Xanthus the Lydian)
Dört kitaplık Lydiaka (Lydia Tarihi)'nın yazarı olan Ksanthos, Herodotos'un çağdaşıdır. Eseri de çağdaşı Herodotos'un eseriyle aynı kaderi paylaşmış ve İskenderiye dönemine kadar gerçek bir kopyasının gelip gelmediği bilinememiştir. Yazarın yaşamı ve eseri hakkında günümüze gelen bilgilerin en önemlileri Strabon, Halikarnassoslu Dionysios, Hellanikos, vb. eserlerinde yer alır.
Halikarnassoslu Dionysios, Romaike Arkhaiologia adlı büyük eserinde Ksanthos'a büyük değer verir ve onu yüceltir. Ksanthos'u "kendi ülkesinin tarihini hepsinden daha iyi biçimde yazmayı başarmış ve ilkçağ tarih bilimi alanında en güvenilir, benzeri az bulunur bir insan" olarak betimler (Romaike Arkhaiologia 1.28). Ksanthos'un eserinin olgunluğa erişmiş yapısını ve seçtiği konuların ne denli geniş olduğunu gösteren bu yorum, yazar hakkındaki en değerli kanıtlardan biridir.
Ksanthos'un çağdaşı ya da ardılı tarihçiler tarafından kullanılan Gyges öyküsü, Platon'da farklı bir yaklaşımla ele alınır ve filozofun devlet yöneticilerini değerlendirmesinde örnek öykü olarak sunulur. Gyges'in yüzüğü öyküsü şöyledir (Platon, Devlet 359d-f; 360b; 612b):
Gyges, Lydia kralının hizmetinde bir çobanmış, günün birinde bir sağanak, bir deprem yüzünden yer çatlamış, hayvanların otladığı yerde derin bir yarık açılmış. Bunu görünce, şaşa kalan çoban, yarığın içine inmiş ve orada görülmedik birçok güzel şeyler arasında içi oyuk, üstü delik deşik, tunçtan bir at görmüş. Eğilip atın içine bakmış ve insan boyundan büyük bir ölü görmüş, ölünün parmağındaki altın yüzükten başka bir şeyi yokmuş. Bu yüzüğü alıp yukarı çıkmış. Çobanlar her ay sonunda olduğu gibi, krala hesap vermek için toplandıklarında, Gyges bu toplantıya parmağında yüzükle gelmiş. Otururken farkına varmadan yüzüğün taşını ovucunun içinde çevirmiş. Bunu yapar yapmaz da yanında oturanlar kendisini görmez olmuşlar, nereye gitti diye soruşturmaya başlamışlar. Şaşakalmış herkes. Yüzükle oynarken taşı çevirince gene göze görünür olmuş. Böylece işi çakan Gyges, yüzüğün tılsımını denemiş, bakmış ki, yüzüğün taşını içeri çevirince görünmez oluyor, düzeltince görünüyor. Bunun üzerine saraya girenlerin arasına katılmanın yolunu bulmuş. Sarayda kralın karısını baştan çıkarmış, onun yardımıyla kralı öldürüp yerine geçmiş.
Herodotos'un Lydia'yı anlattığı başka bölümlerde ise Ksanthos'tan ne kadar yararlandığı konuşunda kanıtlar daha zayıftır. Herodotos'un (IV. 45) ifadeleriyle Ksanthos'tan yararlanmış olduğu doğrulanır: "Asya adını, Manes'in oğlu Kotys'in oğlu olan Asias'tan aldıklarını öne sürer Lydialılar" der.
Ksanthos, Lydiaka adlı eseriyle öncülü Hekataios'un eserini hatırı sayılır bir biçimde geliştirmiştir. Ayrıca, Lydiaka Ksanthos'un ardılı olan Hellenikos'ta da karşımıza çıkan özelliklerin çoğunu içinde barındırmaktadır. Bu özellikler, efsane sahnelerini pekiştirmeye çalışma girişimi, kahramanlara eponymler uydurma, halk ve kavimlerin kökenini (bazen fantastik bir biçimde) açıklamaya çalışır.
Empodokles'in yaşamı konusunda da bir eser yazmış olan Ksanthos, günümüze kalan fragmanlarında Hellen kökenli olmayan öyküler ve halk masallarına yer veren bir ilkçağ tarihçisidir. Tarihçi, bunların yanı sıra fragmanlarında Herodotos tarzında kırsal bölgelerin geçirdikleri jeolojik değişimler konusunda da kurgular yapmıştır.
Lesboslu Hellanikos (Hellanicus of Lesbos, MÖ 490-405)
Hellanikos, mitleri tarihsel olaylar olarak anlatır. Çalışmalarından ikisi (Argos’taki Hera’nın Rahibeleri ile Atthis) kronoloji alanında öncü sayılır. Coğrafyacı Strabon ve Yahudi tarihçi Flavius Josephus onun tarihçi olarak bir değeri bulunmadığını ileri sürerler. Yapıtlarından biri (Phoronis)nin konusu ilkçağ İtalya tarihinde çok önemli bir yeri olan Pelasglar ile ilgilidir. Argoslular ve Pelasgların Helen kökenli olmadıklarını vurgular. Roman Antiquities adlı yapıtında tarihçi Halikarnassoslu Dionysios, Etrüsklerin kökenini tartışırken, Lydialı Ksanthos'tan Etrüskler Lydia'dan geldiler sözünü aktırır, sonraki anlatımlarında bu görüşün tersini ileri sürerek Lesboslu Hellanikos, ilk zamanlar Tyrrhenialılara Pelasglar denirdi ve bunlar İtalya'ya yerleştiklerinde şimdiki adlarını koruyorlardı der. Dionysios ve Herodot, Hellanikos’a dayanarak, Pelasgların bir zamanlar Tesalya’da yaşadıklarını ve sonra İtalya’ya göç ettiklerini söylerler.
Halikarnassoslu Dionysios, Roman Antiquities adlı eserinin birinci kitabında üç ayrı bölümde Hellanikos'un eserinden aktarım yapar. Etrüsklerin kökenini tartışan Dionysios, ilkin ilkçağ tarihi konuşunda üstüne bir ikinci kişinin daha olmadığını söylediği Lydialı Ksanthos'tan "Etrüskler Lydia'dan geldiler" (De Thukydides 6)cümlesini aktırır, sonraki ifadelerinde bu görüşün tersini ileri sürerek "Lesboslu Hellanikos, ilk zamanlar Tyrrhenialılara Pelasglar denirdi ve bunlar İtalya'ya yerleştiklerinde şimdiki adlarını koruyorlardı” der.
Araştırmacı J. Marincola’ya göre, Atthis (Atthides, Atikte Syngraphe) adlı yapıtta başlangıcından Truva Savaşlarına kadar ilk dönem Atina tarihine ilişkin öyküleri düzenleyiş yöntemi mitolojik anlatımlardır. Bu nedenle MÖ 7. ve 6. yüzyıllar Atina tarihini kusursuz bir biçimde yeniden yapılandırmak olanaksızdır. Onun aktardığı olayların tarihini doğrulamak için Atina’da korunmuş herhangi bir belge yoktur.
Herodotos’un ardılları
Knidoslu Ktesias (Ctesias of Cnidus, MÖ 5.yüzyıl), Karya bölgesinin, Pers İmparatorluğu’nun bir parçası olduğu dönemde hekim ve tarihçidir. Kendisi, kardeşi genç Kiros’a karşı MÖ 401 yılında yaptığı Cunaxa Savaşı sırasında Pers İmparatoru Artaxerxes II’nin özel doktorudur. Bu savaş, paralı Yunan askerlerinin de yer aldığı ve Onbinlerin Yürüyüşü olarak da bilinir. Savaş sonrasında Yunan askerleri ile yapılan müzakereye de atıldığı söylenir (3, s.236). Ktesias’ın ırmaklar üzerine ve Pers gelirleri üzerine çalışmaları olan Indika ile Persica denilen 23 kitaplık Suriye ve Pers tarihi çalışması vardır. Pers Kraliyet Arşivlerinde bulunan bu sonuncu Herodotos’unkinden farklıdır.
Kymeli Ephorus (MÖ 400 – 330), Historiai adlı 29 kitaplık evrensel bir tarih yazmıştır. Onun yolunu izleyen oğlu Demophilus buna, MÖ 356-340 yıllarını kapsayan 30. kitabı eklemiştir. Polybius’a göre o bir evrensel tarih yazan ilk tarihçidir. Bu kitaplardan tarihçi Diodorus Siculus’un yaptığı alıntılar Yunan tarihinin MÖ 480-340 yılları arasını kapsar. Coğrafyacı Strabo da çalışmasına ondan aktarmalar yapmıştır. Polybius, onun deniz savaşları bilgisini överken, Mantinea savaşındaki kara harekatının doğasını bilmezliğini eleştirir. Plutarch’a göre Makedonyalı İskender’in resmi tarihçi olarak seferine katılma önerisi reddetmiştir.
Kolophonlu Dinon (Deinon, 360 – 340), Ktesias’tan sonrasını kapsamak üzere Persica adlı bir Pers tarihi yazmıştır.
Kymeli Heracleides (Heraclides, MÖ 4. yüzyıl) Persica adlı Pers tarihi yazmıştır.
Cardialı Hieronymus ( 354 – 250), tarihçi ve Makedonyalı İskender’in çağdaşı bir generaldir. İskender’in ölümünden sonra o da hemşerisi Eumenes gibi aynı yazgıyı paylaşmış, Antigonus tarafından hapsedilmiştir. İskender’in ölümünden Pyrrhus (MÖ 323 – 272) savaşına kadarki tarihi yazmıştır.
Magnesialı Hegesias (MÖ 4.yüzyıl), Makedonyalı İskender’in yaşamını anlatan tarihçiler arasındadır. Strabo (xiv. 648) onun süslü Asyatik tarzın öncüsü bir tarihçi olarak sunar. Agatharchides, Halicarnassuslu Dionysius, Cicero onu küçümserken Varro onun çalışmalarını onaylar.
Knidoslu Agatharchides (Agatharchus, MÖ 2.yüzyıl, MÖ 145) coğrafyacı ve tarihçidir. Ptolemy VI’ün danışmanlığını yapmış. Coğrafya eseri beş kitaplık On the Erythraean Sea, (Kızıldeniz çevresindeki topraklar ve Horn of Africa-Somali yarımadası) tarih eseri olarak da iki büyük yapıtından biri on kitaplık Asya İşleri (Affairs in Asia), diğeri 49 kitaplık Avrupa İşleri (Affairs in Europe)
EphesusluMenander (Menander of Ephesus, MÖ 2.yüzyıl başları) onun Tyre üzerine yazdığı kayıp tarihindeki Yahudi kralları listesini tarihçi Flavus Josephus kullanmıştır.
Halikarnassoslu Dionysios (Dionysius of Halicarnassus, MÖ 60-7) (4)
Halikarnassoslu Dionysios'un kendi tarih eserinden öğrendiğimize göre kendisi Halikanassoslu idi. Çağdaşı Strabon, coğrafya eserinde Halikarnassos kentinin yetiştirdiği ünlü kişiler arasında onu da belirtir. Onun ve ailesinin Halikarnassos'taki siyasal ve sosyal konumlarına ilişkin bir bilgimiz yoktur.
Genç bir entelektüel olarak Roma iç savaşlarının bitiminin ardından Halikarnassos'u terk ederek Roma'ya yerleşmişti. Roma'ya yerleşmesi hakkında şöyle yazar (Rhomaike Arkhaiologia I7 ,2):
Augustus Caesar'ın iç savaşı bitirdiği Zamanda, 187. olympiad'ın (MÖ 30 sonları) ortasında, İtalya'ya vardım ve o zamandan günümüze kadar yirmi iki yıldır Roma’da yaşayarak Romalıların dilini öğrendim ve onların yazılarına aşina oldum'..
Dionysios'un Roma’ya göç etmesinin temelinde dönemin sosyo-politik gelişmeleri rol oynamıştır. MÖ 49 yılında Caesar ile Pompeius arasında başlayan iç savaş sonrasında Roma cumhuriyetinin son yılları birbiri ardına gelen iç savaşlar ile çalkalanıyordu. Belagat öğretmenliği yapmak üzere MÖ 29 yılına doğru Roma'ya giden Dionysios, kuruluşundan MÖ 264 yılında başlayan I. Kartaca Savaşı'na kadar Roma tarihini kapsayan 20 ciltlik en önemli eseri olan Romanın Eski Tarihi (Yun. Rhomaike Arkhaiologia; Lat. Antiquitates Romanae) yazdı.
Bu eserde Dionysios, Roma kurumları ile Yunan kurumlarını karşılaştırır. Roma yanlısı bir bakış açısıyla yazılmış olmakla birlikte, titiz bir araştırmanın ürünüdür. Tarih kuramlarının vakayiname üslubuna bir uyarlaması olan bu yapıt, tarihçi Livius'un yapıtıyla birlikte erken dönem Roma tarihine ışık tutan en değerli kaynaklar arasında sayılır.
Dionysios, eserinin giriş kısmında eseri yazma amacından söz ederken, amacının Romalıların kökenleri hakkında Yunanlıların sahip olduğu yanlış bilgileri düzeltmek olduğunu belirtir. Çünkü onun görüşüne göre Romalılar da köken olarak Yunan idi. Onun bu düşünceyi vurgulaması dönemin Sosyo-Politik havasında da uyuyordu. MÖ 1. yüzyılın sonlarında Augustus'un idaresi altındaki Roma, artık bilinen dünyanın tek egemeniydi ve Dionysios, dönemin Yunan dünyasına, diğer tüm uluslar gibi Roma'nın egemenliği altında olsalar da Yunanların yabancı bir topluluğun değil, kendi ırklarından bir topluluğun yönetiminde olduklarını belirtiyordu.
Tüm bunlara karşın onun tarih eseri modern araştırmacılar tarafından tarihsel ve eleştirel derinlikten uzak bulunur.
Kymeli Ephorus (Ephoros, MS 3. yüzyıl), önceki Ephorus’dan ayırt etmek için “Genç Ephorus” olarak anılır. Corinth üzerine 27 kitaptan oluşan Galienus tarihini yazmıştır.
Burada bir başka Bodrumlu olan Phanes’ten söz etmek yararlı olur.
Halikarnassoslu Phanes (Phanes of Halicarnassus), Mısır Fravunu Amasis II (MÖ 570–526)’ye danışmanlık yapmış, strateji ve taktik ustası olan bir paralı askerdir. Herodotos, Herodot Tarihi’nde, onun öyküsünü de anlatır. Hemşerisini kurnaz biri olarak niteler.
Babasının yayılma siyasetini izleyen Pers Kralı Kambys II, Mısır’ı ele geçirmek için bu ülkeye bir sefer planladığı sırada Phanes, Amasis’in danışmanı olarak Mısır’da bulunuyordu. Mısır hakkında çok şey bilen Phanes bir gün gizlice, bir gemiyle Mısır’dan kaçıp, Likya üzerinden Babil’de Perslere katıldı. Mısır Seferi sırasında çölü nasıl aşacağı üzerine Kambys’e, Arabistan Kralına birisini göndererek, çölü güvenlik içinde geçmek için izin istemesini öğütledi, konu hakkında çok geniş bilgiler verdi. Persler, Phanes’in gösterdiği yolu izleyip çölü aştılar, Mısır’ı istila ettiler.
Karyandalı Amiral Skylaks (Scylax of Caryanda, MÖ 6. yüzyıl) (5, 6,7)
Homeres'un bildiği dünya (8) Anadolu'nun batısı, Yunanistan, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve Libya ile sınırlıydı. Ancak 8. yüzyıldan sonraki ticaret yolculukları bir coğrafya bilgisi artışı getirdi. Daha fazla bilgi artışı, MÖ 546’larda İyonyalıların, örgütlü satraplar sistemleri ve imparatorluk yol istasyonları ile Pers İmparatorluğu uyruğuna girmelerinden sonra geldi.
Karyandalı Skylaks (Scylax of Caryanda) MÖ 6.yüzyıl sonları-5.yüzyıl başlarında yaşamış kaşif ve tarihçidir. Kendi yazdıkları kaybolmuş olmakla birlikte sonraki Yunan ve Roma tarihçileri ondan alıntılar yapmışlardır. Onun eseri bazen Periplus of Scylax olarak anılır. Periplus of Pseudo-Scylax olarak anılan eser ise MÖ 330’larda Atina’da Aristoteles Akademisi (Lyceum)nde kimliği bilinmeyen bir yazarca yazılmıştır.
Skylaks aynı zamanda Anadolu’nun eski coğrafyası hakkında da bilgi veren öncülerden biridir. İndus yolculuğundan sonra Kocaeli Yarımadası ve çevresi (Bithinia), İzmit Körfezi, İznik Gölü (Askania), Gemlik (Kios) kentinde keşiflerde bulunmuştur. Bu keşifleri olasılıkla Dareios’un Trakya’ya yapacağı sefere bir hazırlık olmak üzere onun emri ile yapmıştır.
Karyanda Neresi?
Karyanda (Karianda, Carianda) üzerine Antik kaynakların verdiği bilgi kentin Myndos ve Bargilya antik kentleri arasında bir liman kenti olduğu yönündedir. Strabon, Halikarnassos Yarımadası’nda Karyandalıların da yaşadığını, aynı adı taşıyan bir adada bulunduklarından söz eder. Karyanda’nın, MÖ 4. yüzyıl ortalarında Mausolos’un Synoikismos[2] politikası sonucu Halikarnassos’un kurulmasında da rol oynar. Helenistik Dönem’in başlarında Karyandalıların, yaşadıkları adayı terk ettikleri ve “Karyanda Gölü” olarak adlandırılan bir gölün çevresine yerleşmişlerdi.
Skylaks’ın Keşif ve Çalışmaları
Skylaks, Pers kralı Dareios I’in emri ile MÖ 518- 515 yılları arasında Paktyike bölgesindeki Kaspatyros’tan gemilerle yola çıkarak Indüs Irmağı’ndan Hint Okyanusu’na ulaştı ve oradan da Arabistan Yarımadası’nın güney kıyılarını izleyerek Kızıldeniz’in kuzey uç noktasına ulaştı. Herodotos yolculuğunun 30 ay sürdüğünü bildirir.
Bu seferle ilgili Herodotos’un anlatımı şöyledir(IV, 44):
Asya'nın büyük bölümü Dareios'un ön ayak olmasıyla keşfoldu. İndüs Irmağı’nın denize nerede ulaştığını öğrenmek istiyordu, – içinde timsah bulunan iki ırmaktan biridir– sözlerine güvenebileceği kimseleri ve bu arada Karyandalı Skylax'ı gemilerle yola çıkardı. Kaspatyros ilinden ve Paktyika toprağından yola çıktılar; ırmağı tanyeri ve güneşin doğduğu yönde denize kadar indiler; denize çıkınca günbatısına yöneldiler ve otuzuncu ayda Mısır kralının yukarıda sözü geçen Fenikelileri Libya'nın çevresini dolanmak üzere yola çıkarmış olduğu yere (Kızıldeniz’in kuzey ucu, Süveyş) ulaştılar. Çepeçevre yapılan bir deniz yolculuğundan sonra Dareios, Hintlileri egemenliği altına aldı ve Hint Denizi'ni gemilerine açtı. Doğu bölgesi bir yana bırakılırsa, böylece bütün Asya bilinmiş oldu ve Libya ile aynı tabiatta bulunduğu anlaşıldı.
Herodotos’taki anlatım böyledir. O, Skylaks’ın keşfe başlangıç tarihini de MÖ Temmuz 518 olarak hesaplar.
Herodotos’un bu anlatımında birçok sorunlar olduğu söylenir. Caspatyrus kentinin gerçek yerinin neresi olduğu bilinmiyor. Bu kentin, Pers egemenliğinde olan Gandhara yakınlarında olduğu varsayılır. Skylaks, bu kayalık alanda bir tekne filosunu nasıl oluştrduğu açık değildir. Daha önemlisi İndüs Irmağı doğuya değil güneybatı yönünde akar. Bu nedenle bazı yorumcular, Skylaks’ın sözü edilen keşif yolculuğunun yapılmış olmasından kuşku duyarlar. Ancak bu kuşkular Süveyş’te yapılan arkeolojik kazılar Skylaks’ın anlatımını destekler (9).
Tarihin babası Herodotos, Karyalı hemşerisi, Karyandalı Skylaks’ı bu sözlerle sunar.
“Caspatyrus” adının sonraki Yunan yazarlarınca yazılan “Caspapyrus” biçimi, “Peshawar“ adının Yunan yazarlarınca “Paskapyrus” olarak bilnen adının yanlış telaffuzudur. Skylaks’ın Kabil Irmağı’ndan doğuya doğru seyre başladığı, sonra bu ırmağın Attock yakınlarında İndüs ile birleşmesinden sonra güneye seyrettiği kabul edilir. İndüs Irmağı’nın doğuya doğru aktığı Herodotos ya da onun kaynağı tarafından yanlış anlaşılmıştır.
Araştırmacılar, Skylaks’ın yolculuğunun (seferinin) amacı bir keşif değil, Darius’un sonraki işgalleri (fetihleri) içindir. Grant Parker’a göre, “Herodotos, özellikle fetihler yapmayı planlayan yabancı krallarda coğrafi merak uyandırır. Olmstead bunu “casusluk” seferi olarak nitelendirir (10). 30 ay süren keşif seferi sonrasında Darius keşfedilen yerleri ülkesine katar. Skylaks’ın keşfettiği yeni yerler Yunanların "India" diye andıkları Hinduš eyaleti olur. Herodotos’un betimlemesine karşın eyalet tam olarak belirgin değildir.
Darius, Nil Irmağı’nı Kızıldeniz’e birleştirecek kanalın açılmasını da emreder.
Skylaks’ın gezilerinin açıklamalarını Periplus (gemi ile çevresini dolaşma) adı ile yazdığı ve Darius’a ithaf edildiği söylenir. Bu çalışma, daha sonraki yazarlarca yapılan yedi alıntı dışında ortadan kaybolmuştur. Bu alıntılar, çalışmanın bir seyir defteri (ceride) olmadığını, yolculuk boyunca rastlan insanlar, peysaj, doğal koşullar, siyasi işlere ilişkin açıklamaları da içerir. Bu çalışmanın Yunanca ilk düz yazı olduğunu ileri sürenler (Klaus Karttunen) vardır. Bu çalışma, Hekataios’u etkilemiş, doğrudan görmemiş olsa da Herodotus tarafından bilinir (11).
Alıntılardan biri Troglodytes (mağara sakinleri), diğeri Monophthalmi (tek gözlü insanlar), bir diğeri Henotiktontes (yalnızca tek bir çocuk yapan insanlar)dan söz eder. Tarihçi John Tzetzes’e göre Skylaks, tüm bunların doğru olduğunu ve uydurmadığını iddia eder (12).
Skylaks'ın Periplus çalışması, Batılıların, Doğu insanları üzerine ilk açıklamaları olarak görülür ve sonraki Yunan yazarlara bir model oluşturmuştur (10). Bunlardan en uzun yaşayanı Hindistan’a “India” adını vermesi olur. İndüs bölgesi Persia’da Hiduš ya da Hindush (Proto-Iranian Sindhu’dan dolayı) olarak bilinir (13). Eğer Skylaks Iyonik lehçesinde bu telaffuz etmişse, h sesini telaffuz etmemiş, bunu Indos (çoğulu: Indoi) olarak çevirmiş olabilir. Onların toprakları da Indike (“Hint” anlamına gelen sıfat formu) olarak tanımlandı (14). Herodotos, Persia’nın doğusunda yaşayan tüm insanlara genişleterek bu terimleri Perslerin kullandığı Hiduš ve Hindush’un karşılığı olarak kullanır (15).
Periplus of Pseudo-Scylax (16)
Sahte-Skylaks Periplus, (periplus, gemi ile çevresini dolaşma) Akdeniz ve Karadeniz’de deniz rotalarını betimleyen bir çalışmadır. MÖ 330’larda olasılıkla Atina’da yazılmıştır. Bunun 1500 yıl sonra bulunmuş özgün bir kopyası vardı. Eserin 13. yüzyıldan kalma ve sahibi (Pierre Pithou)nin adıyla anılan bir yazması 1600 yılında basımı yapılmıştır. Bu basım Fransa Bibliothèque Nationale’de 1830 yılına kadar erişime kapalı tutulmuştur.
İberia’dan başlayarak, Batı Afrika’da (Herkül Sütunları ötesi, Cebelitarık girişi) sona eren, Akdeniz ve Karadeniz’in saat yönünde anlatımı. Bunun Kuzeybatı Afrika bölümünün Kartacalı Amiral Hanno’dan alındığı iddia edilir.
Atina’da geliştirilen bu çalışmanın bir amacı, Aristoteles tarafından öğrencileri için Akdeniz ve Karadeniz’de deniz seyahatinin maliyetinin hesaplanmasında kullanıldığı söylenir.

Harita 2: Skylaks’ın Keşif Seferi
Kaynaklar

1.       Herodot Tarihi’ni Türkçe: Müntekim Ökmen-Azra Erhat, Remzi Kitabevi, İstanbul, Aralık 1973
2.       Sina, Aysen, İlkçağ Tarih Yazımının Batı Anadolulu Öncüleri: I Lampsakoslu Kharon, Cilt: 26 Sayı: 41, 2007, s.113-131 2007;  II Lydialı Ksanthos, Cilt: 26 Sayı: 42, 2007, s.155-180, 2007; III-Miletoslu Hekataios. A.Ü.DTCFTarih Araştırmaları Dergisi XXVII,44 (2008), 113-166; IV-Lesboslu Hellanikos, Cilt: 28 Sayı: 45, 2009, s.107-157.
3.    Karadağ, Osman,  Eski Yunanlar ve Romalılar, Favori Yayınları, Ankara, 2018
Eski Yunanlar ve Romalılar, Karadağ, Osman, Eski Yunanlar ve Romalılar,
Karadağ, Osman, Eski Yunanlar ve Romalılar, Favori Yayınları, Ankara, 2018

4.   Murat Tozan, Halikarnassoslu Dionysios: Yaşamı, Eserleri ve Tarihçiliği, 2. Uluslararası Bodrum Sempozyumu, 9-12 Mayıs 2011, Bodrum
6.       Dumankaya, Oktay, Salih Adası (Karyanda Antik Kenti ?) Liman Araştırması, Bodrum Belediyesi, 2. Turgut Reis ve Türk Denizcilik Tarihi Uluslararası Sempozyumu, Haziran 2015, s.42
8.       Atlaslı Büyük Uygarlıklar Ansiklopedisi-3-Eski Yunan-Peter Levi-Neshe Erdilek-1987, s.91’deki not
9.       Parker, Grant, The Making of Roman India, Cambridge University Press 2008, s. 14-16
10.    Olmstead, A.T., History of the Persian Empire, Digital Library of India Item 2015.532747, 1948, s. 144–145
11.    Karttunen, India in Early Greek Literature 1989, p. 66
12.    John Tzetzes, Chiliades, Book of Histories, Story 144.
13.    Tola, Fernando (1986). India and Greece before Alexander. Annals of the Bhandarkar Oriental Research Institute Vol. 67, No. 1/4. p. 159-164.
14.    Milns, Greek Writers on India Before Alexander 2008, p. 353.
15.    Vogelsang, The Achaemenids and India 1986, pp. 102–103.


[1] Not 1: Parentez içindeki rakam kaynak sıra numarası, varsa sayfa numarasını gösterir.
[2] Synoikismos: Antikçağ'da bazen bir kaç kent ya da ufak yerleşim birimlerinin biraraya gelerek oluşturduğu kent-devletlere verilen ad

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder