Kitap Değerlendirmesi (Karadağ,
Osman.(2020), Stratejinin Kaynakları: Türkler,
Farslar ve Araplar, Destek Yayınları, İstanbul)
Hasan GÜLERYÜZ
Stratejinin Yazılı Kaynakları,
araştırmacı yazar, Osman Karadağ’ın çok önemli bir strateji kitabı. Kitap,
Türklerin tarih sahnesinde varoluşu, sosyoekonomik ve sosyopolitik
uygulamaları, bağımlı ve bağımsız değişkenler açısından dikkate alınarak
inceledi. Türkler bölümünde: Türkler, Farslar, Arapların ilişkileri, bozkır
kültürü ve göçebe yaşamı, din, doğu batı ve oryantalizm, savaş sanatı, İslâm’da
savaş konularıyla giriş yapıyor. Göktürkler, Selçuklular, Anadolu Beylikleri,
Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti üzerinde önemli saptamalar yapıyor ve
çıkarımlarda bulunuyor.
Biz Türklerin, Asya’dan Anadolu’ya,
Balkanlara göçlerin çök önemli nedenlerini ele alıyor. Anadolu Türkleri bu
coğrafyaya gelirken, Farsilerle ve sonrasında Araplarla zorlu ilişkileri,
kültürel kısıtlama, çatışmalarla günümüze gelinmiş ve çatışmalar iç bünyemizde
de devam etmektedir.
Türkler, Orta ve batı Asya’da Çinliler,
Ruslar, Persler, Araplar, Hintliler ve Bizanslarla ilişkileri olmuştur.
Halkların coğrafya üzerinde varoluşu otlak kavgası, yağma, işgal etme gibi
savaşlarla, savaş öykülerini dinleyerek büyüdük. Savaşların doğru dürüst
eleştirisini de yapamadık. Her toplum, her savaşı kendi çıkarı açısından
değerlendirir kutsarken gerçekler hep göz ardı edildi.
Kitapta oldukça ansiklopedik anlamda ve
değerli bilgilere yer verilmiştir. Türklerin yaşadığı coğrafya, anayurtları İdil-Ural
tezi, kökenleri ele alınmaktadır. Türklerin, 1. Anadolu mirası, Türk-Moğol
Mirası, 3. Yedinci yüz yıllarda oluşan İslam mirası üzerinde durmaktadır. S.52.
Türk Dini Şamanizm ele alınıyor ve Türklerin Müslüman olma süreci ele
alınırken: “İslamiyet niteliği gereği cihat(savaş) anlayışı içinde,
silahla(Türklere) gelir. Onu kabul edeceklerin bundan böyle Arap
İmparatorluğunun uyruğu olmaları gerekiyordu. Türk dili ve tarihsel
gelişiminde: “Türk, ailesine Türkçe, Allah’ına Arapça, sevgilisine Farsça seslenir.”
S. 60
Büyük Arap, Fars saldırılarına rağmen
Türkçenin yapısı, söz alışverişi özerinde ayrıntılı duran yazar, Türkçenin kaybolmamasında: 1. Ordunun dilinin
Türkçe olması, 2. Moğol istilasında Moğol komutanların birçoğunun Türkçe
bilmesi, 3. Selçuklu ve Osmanlı medreselerine kız alınmaması nedeniyle,
çocuklar annelerinden zorunlu olarak Türkçeyi öğrenmiş olmaları şeklinde
yorumluyor. Bunu doğuda Kürt kadınlarının Türkçe öğrenememesi nedeniyle Kürtçe
ayakta kaldığını da çıkarabiliyoruz. 4. Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasıyla
devlet dilinin Türkçe olması ve Türkçenin edebiyat ve bilim dili olmasının yolu
açıldı. S.63
Göktürkler üzerinde çok önemli
açıklamaları ve çözümleri olan yazar, Çin-Bizans ticari ilişkileri ve İpekyolu
ticareti ele alınıyor. Ardından Hazarlar ele alınıyor. On birinci yüzyıllarda
düzenlenen Divani Lugat-it Türk ve Kudadgu Bilig üzerinde duruyor. Bu iki
kitaba eleştirilerde bulunur.
Sonuç:
Stratejinin yazılı kaynakları, düşünce
üretmek isteyen, siyaset yapacaklara ve Türk dünyası üzerine çalışma yapacaklar
için önemli bir başvuru kaynağı niteliğini taşımaktadır.
Özellikle, Türklerin Anadolu’daki var
oluşlarında, Arap, Fars etkileri çok derindir. Ülkede bu kültürlerin
temsilcileri, politik önderleri de vardır. Türklerin üzerinde yaşadığı
coğrafyanın ayrı bir mirasına sahipken bir de Yunan, Batı ilişkileri vardır.
Daha büyük bir sentez yapma imkânı da doğuyor. Ayakta kalmak, bu coğrafyada var
olmak yaratıcı bileşimlere gerek vardır. Yerli yabancı yüz elli kaynaktan
yararlanılmış olduğu ve bu nedenle de araştırmacılar için temel kaynak
niteliğini taşımaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder