Kutadgu Bilig Üzerine
Kısa Bir Değerlendirme
Türk düşünce tarihinin
önemli yapıtlarından biri Karahanlı Türkçesiyle Yusuf
Has Hacib’in 1069 yılında yazdığı Kutadgu
Bilig idi. 6645 beyitlik bir manzume olan yapıt üslup açısından
Firdevsi’nin Şehname’sinden
etkilenmiş, onun Farsçada yaptığını Türkçede yapmıştır. Firdevsi’nin Fars-İslam
biçimine dönüştürdüğü İran destanını Yusuf, Türk destan geleneğini bir yana
bırakıp Fars-İslam hükümdarlık ideallerini alarak yapmaya çalışmıştır. Devleti
yönetenler, yönetim biçimleriyle ilgili sözleri, deyişleri Türk hükümdar ve
devlet büyüklerinden seçmiştir. Çoğunlukla İran edebiyatından kaynaklanan
geleneksel hükümdarlara ayna
temalarını ele alır.
Yusuf, Türk devlet yönetiminin temalarını İslam
değerleriyle, başta Fars, Yunan olmak üzere İslamiyet öncesi kaynaklardan
derlediği felsefi ilkelerle özdeşleştirir. Onun İslamiyet’e bağnazca yaklaşımı,
gazi düşüncesini Orta Asya bakış
açısından dile getirişiyle anlaşılabilir[1]:
“Kafir düşmanı erlerinle yen, arkanda
tanrının gücü ve desteği var.
Kafirle savaşırken düşüp ölsen bile
ölmezsin, bu yüzden silahlarını erlerini kafire yönelt.
Kafirin evini harkını yak, putunu kır, yerlerine
mescid ile cemaat koy.
Oğlunu kızını, kullarını köle al. Ne hazine bulursan sen kendine al.
Müslümanlığın önünü aç, şeriatını yad ellerde yay.
Böylece iyi bir adın olur, bir de ödülün.
Başka Müslümanlara elini değdirme, ey
hükümdar, onun hasını yalnızca tanrıdır.
Müslüman, Müslüman ile kardeştir; kardeşinle kavga etme.”
Burada acınası olan durum, karşısında henüz Müslümanlığı
kabul etmemiş Türk kardeşlerinin olmasıydı. Kutadgu Bilig'in amacı Fars-İslam politik düşüncesindeki önemli bir
temayı, din ile devletin ikiz sayılışını
sağlamaktı. Bu düşünce Osmanlı
dönemi boyunca din ü devlet
biçiminde yansıyacaktı[2].
Türklerin İslamiyet’e geçişi sırasında egemen tabaka
işlerine öyle geldiği için İslam’ın Sünni yorumunu benimsemişlerdi. Daha sonra Kutadgu Bilig’de hükümdara seslenen şu
öğüt, bu benimsemenin perde arkasındaki gerçek nedeni ortaya koyar[3]:
“Hazinenin ağzını aç, zenginliğini halka dağıt. Halkını memnun et ve doyur.
Seni destekleyenler çoğalınca kutsal savaşlar aç, hazineni yine doldur. Çünkü
halk midesine düşkündür. Onların yemesine içmesine engel olma.”
Bir
başka yazarın değerlendirmesine göre[4];
“… Kutadgu Bilig, toplumu için değil dini için savaşı kutsamasıyla, kadını
bütün kötülüklerin nedeni göstermesiyle, tek şefliliği ve yayılmacılığı
kutsamasıyla göçebeliğin değer taşıyan yanlarına saldıran bir örnektir. ...”
Halil İnalcık’ın bir makalesinde aktardığına
göre[5], V. V. Barthold, Kutadgu Bilig için “hükümdarlara, memurlara ve diğer halka
ahlak öğretmek için yazılan, Doğu’da çok yaygın yapıtlar kümesi arasına
sokulabilen baştan sona kadar İslam
ruhiyle yazılmış olup Uygurlardan geçmiş olması olasılığı azdır” diyor. Öte
yandan Sardri Maksudi Arsal’a göre amacı, onbirinci yüzyıl aydın Türklerinin
ahlak ve devlet yönetimi üzerindeki düşüncelerini gelecek kuşaklara ulaştırmak,
hükümdarlara, devlet adamlarına bu gelenekleri aşılamaktır. Yapıtta toplumsal
yaşam, ahlak, devlet yönetimi üzerindeki düşünceleri bütünüyle İslam’dan önceki
Türklerin anlayışlarıdır. Edebi düşünsel malzemenin hemen hepsi Türk yaşamından
alınır. Daha çok Farabi ile Konfüçyüs’ün etkileri görülür.
Binlerce mısralık bu manzum
eserde, yabancı sözcük oranı, % 10'u geçmez. A. İnan'ın bu tahminine[6]
karşı, Şükrü Kurgan[7]
bu oranı % 4 olarak hesaplamıştır. Görülüyor ki bu eserde Türkçe henüz
saflığını koruyordu.
Turgut Akpınar’ın değerlendirmesi[8] özetle
şöyledir;
“Bu eser bir nevi Siyasetnâme
olup, ideal bir hayat düzeninin ve Devlet adamının nasıl olması gerektiği
hususunda fikir ve tavsiyelerle doludur. Bazılarının ileri sürdüğü gibi, o devrin
Türk toplumunun gerçek durumunu aksettiren, bu nedenle de tarihî değeri yüksek olan bir kitap değildir. Söylenenler ‘olan’
değil, ‘olması istenen’ler üzerinedir. Tarihî
gerçekleri aydınlatma bakımından yararı fazla olmayan eserin, Türk fikir
âleminde ve edebiyatında çok seçkin bir yeri olduğu da şüphesizdir. Bu kitapta
Islâmî etki artık başlamış durumdadır. … Sadri Maksudi Arsal'ın, bu eserin
tamamen ‘Millî’, ‘Türk’ olduğu şeklindeki kanaatine hemen hiçbir bilgin
katılmamaktadır. Brockelmann, Bazin, İnalcık, Köprülü gibi önemli
araştırıcılar, İslâmî etkinin varlığını açıkça belirtmektedirler. Esasen eserin
metni de bu görüşü haklı kılmaktadır.”
[2] Yusuf Khass Hajib, Book of Royal Glory, s. 32. (Aktaran C.
V. Findley, Dünya Tarihinde Türkler, s.97)
[5] İnalcık,
Halil, Kutadgu Bilig’de Türk ve İran
Siyaset Nazariye ve Gelenekleri, August 10, 2007, s.259- 271
[6] Abdülkadir İnan, Yusuf Has Hacib ve Eseri Kutadgu Bilig
Üzerine Notlar, Türk Kültürü Dergisi, sa. 98, s. 44 vd.
[8] Akpınar, Turgut, Türk Tarihinde İslamiyet, 2. Baskı,
İletişim Yayıncılık A. Ş. Temmuz 1994, s. 144 vd
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder