Onuncu Büyük Ekonomi Olma Yolunda Bazı
Öneriler
(Stratejik Odaklanma)
Osman KARADAĞ[1]
11 Mart 2012, Bodrum
Daha
önceki incelemede[2]
belirtildiği üzere, dünyanın en büyük onuncu ekonomisi olabilmek için Global 500
firmaları arasında en az on Türk firmasının da yer alması önerilmişti. Bu
önerinin gerekçesi, firmaların ölçek ekonomisinin sağlayacağı rekabet
avantajından yararlanabilmeleri için küresel
firma büyüklüğüne erişmeleridir. Küresel büyüklük, firmanın operasyon
açısından dünyanın her yerinde rekabet edebilme gücüne sahip olması olarak
tanımlanabilir. Bu da firmanın, müşteriye kaliteli ürün/hizmeti diğer firmalara
göre daha ucuz sunabilme yeteneğini kazanabilmesi ile mümkün olur.
Günümüzde
ürün/hizmetin fiyatının belirlenmesinde firmaların kontrolü artık
bulunmamaktadır. O nedenle fiyat avantajı ancak maliyetlerin kontrolü ve
buluşçu (inovasyon) ürün/hizmetlerin
sunulabilmesi ile mümkündür. İşte bu aşamada büyük firmanın avantajı kendini
gösterir. Büyük firma buluşçuluk yeteneği geliştirmek için gerekli araştırma ve
geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarının ihtiyaç duyacağı kaynağı ayırabilme olanağına
sahip olabilecektir.
Ülkemizde
halen küresel ölçekte büyük firma bulunmamakla beraber, bu tür firmaların
oluşturulması birkaç yıllık bir süreç içinde mümkün görülmektedir. Gerekli
sermaye birikimin yeterli olmaması nedeniyle, yöntemlerden biri halen büyük
holdinglerimizin çok sayıdaki iştigal alanlarından bazılarını elden çıkararak
az sayıdaki esas faaliyet alanına (core
business) odaklanmaları ve böylece ölçek ekonomisi avantajlarına
erişebilmeleridir. Stratejik odaklanma adı verilen bu yaklaşımı ayrı bir yazıda
ele almak gerekir.
Diğer bir
yaklaşım ise benzer işleri yapan küçük ölçekli firmaların bir araya gelerek
(rekabet yasası hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla) ortaklık oluşturmak
suretiyle, büyümeleridir. Daha zor olan bu yöntemin başarılması ülkemizin
dünyanın en büyük onuncu ekonomisi olma yolculuğumuzu da kısaltacaktır. Bu
yöntemin zorluğu ve olası çözüm yaklaşımı aşağıda özetlenmiştir.
Öncelikle
bu yaklaşımdaki en önemli zorluk kültürel alışkanlıklardan kaynaklanmaktadır.
Şöyle ki; ortaklığın sağlıklı sürdürülebilmesi, ortakların uzlaşma becerilerine bağlıdır. Ortaklarda külfetin ve nimetin
paylaşılması sadece yasal düzenlemelerle sağlanamaz. Tarafların müzakere yetenekleri burada belirleyici
bir unsurdur. Ne yazık ki bizim kültürümüzde baskın olan pazarlık becerisidir. Pazarlıkta mevcut olan her neyse en fazlası alınmaya çalışılır. Müzakerede ise
mevcut olan her neyse o daha da
büyütülmeye çalışılır. Bu da yaratıcı çözümler bulmayı ve uygulamayı gerektiren
bir yaklaşımdır. Müzakere becerisine sahip ortaklar karşılaştıkları sorunları
aşmada yaratıcı çözümler bulmaya çalışmakla bölüşülecek olanı büyütmenin
yollarını bulacaklardır. Bu beceri akşamdan sabaha gerçekleştirilemez, ancak
başarılması çok da zor bir şey değildir.
İkinci
önemli husus ise firmaların kurumsallaşmalarındaki zorluklardır. Bu zorluklar
özellikle aile bireylerinin baskın olduğu şirketlerde çok daha öne çıkmaktadır.
Bir firmada belirli bir ailenin öne çıkması kurumsallaşmanın önündeki en önemli
engel olarak düşünülmektedir. Bu zorluğun da üstesinden gelinebilmesi için kısmen
kültürel değişime, kısmen de devletin teşvik sisteminde seçici yaklaşımına
ihtiyaç vardır. Kültürel değişim, temel unsur olan paylaşımcı ve uzlaşma
kültürün geliştirilmesi suretiyle belirli bir program dâhilinde gerçekleştirilebilir.
Teşvik sisteminde ise önerilen çözüm mekanizması şu şekilde oluşturulabilir:
öncelik verilen sektörlerde teşvik alma yeterliliğine sahip şirketler
belirlenirken, bu şirketlerin yönetim kurulları ve şirket üst düzey
yöneticileri arasında belirli bir ailenin bireylerinin ağırlıklı olmaması
aranır.
[1]
Endüstri Y. Mühendisi Osman Karadağ (okaradag52@gmail.cm)
ve (http://okaradag.blogspot.com/),
30 yılı aşkın süreyle Kamu ve Özel sektörde yöneticilik görevlerinde
bulunduktan sonra birikimlerini eğitici ve danışman olarak toplumumuzla
paylaşmaktadır. Stratejik planlama, yapılabilirlik çalışması ve proje yönetimi
alanlarında çalışan Karadağ, Türkiye’nin ilk profesyonel proje yöneticilerinden biridir.
[2] Lütfen bakınız 13 Şubat
2012 tarihli ve “Dünyanın Büyük Ekonomileri ile İlgili Bir Analiz” başlıklı
yazımız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder