Toyota Dünyanın En İyi İmalatçısı Haline Nasıl Geldi?
19
Ağustos 2012, Bodrum
Osman KARADAĞ[1]
Bu
yazının başlığı Jeffrey K. Liker’in “Toyota
Tarzı, 14 Yönetim İlkesi” adlı eserinden alınmıştır[2].
Aşağıda anlatılacaklar da aynı eserden derlenmiştir.
Bugün
dünyaya yayılmış olan ve Toyota’nın mükemmelliğe ulaşma arayışındaki en göze
çarpan eser Toyota Üretim Sistemi (TÜS) olarak adlandırılan imalat
felsefesidir. Bu imalat sisteminin, Henry Ford’un icat ettiği seri üretim
sisteminden sonra geliştirilmiş ikinci verimli iş süreci olduğu ileri
sürülmektedir. TÜS; belgelendirilmiş, analiz edilmiş ve sonra da Toyota
tarafından dünyanın dört bir yanında çeşitli sanayi kuruluşlarına ihraç
edilmiştir. Bu imalat sistemi, Toyota dışında yalınlık ya da yalın üretim
olarak bilinir. Bu terimler iki kitap sayesinde çok meşhur olmuştur[3].
Toyota şirketi, üretim tesisleriyle bugün tüm dünyaya yayılmış olmasına rağmen,
kurucu Toyoda ailesinin etkisini hala hatırı sayılır ölçüde sürdürdüğü büyük bir aile şirketi olduğu söylenir.
Toyota Ailesi: Kuşaklar Boyu Tutarlı Liderlik
Babasından
marangozluk öğrenen Sakichi Toyoda 1894 yılında tahta örme makineleri tasarım
ve üretimi işini başlatmış. Bu tezgahlar piyasadaki tezgahlardan daha iyi
çalışan ve daha ucuz olan tezgahlardı. Sakichi, kullanılmış bir buharlı motor
satın alarak tezgahları buna bağlamayı deneme ve yanılma yoluyla bizzat yaparak
öğrenmesi gerektiğini gördü. Bir atölyede karşılaşılan “problemin/sorunun kaynağında kişisel gözlem
yoluyla verilerin toplanması suretiyle anlaşılması[4]”
anlamına gelen ve kısaca “git ve gör”
denilen bu yaklaşım sonradan Toyota Tarzının temellerinden biri olmuştur.
Sakichi’nin
buluşları arasında iplik kopunca tezgahı otomatik olarak durduran özel bir
mekanizma da vardır. Bu icat da daha sonra gelişerek Toyota Üretim Sistemi’nin “insan temaslı otomasyon[5]”
olarak adlandırılan iki ana dayanağından biri olmuştur. Esasında bu kavramın
Japoncası (jidoka) malzeme üretirken
içine kalite katmak ya da “hataya izin vermemek” anlamına gelir. Aynı zamanda,
faaliyetleri ve teçhizatı, işçilerin makinelere bağlı kalmayacağı ve değer
katan çalışmalarını özgürce yürütecekleri şekilde tasarlamak anlamına da gelir.
“Mucitler
Kralı” olarak da anılan Sakichi Toyoda’nın Toyota’nın gelişimine yaptığı en
büyük katkı sürekli iyileştirme tutkusunu temel alan felsefesi ve çalışma
yaklaşımıdır. Bu felsefe Samuel Smiles’in 1859’da İngiltere’de yayımlanmış olan
Self-Help, “Kendine Yardım[6]”
adlı kitabından önemli ölçüde etkilenmiştir. Smiles’ın kitabı sıkı çalışmanın,
tutumluluğun ve kendini geliştirmenin erdemlerini övüyordu. Smiles’’ı bu kitabı
yazmayı esinlendiren şey insan sevgisiydi. Amacı para kazanmak değil, zor
ekonomik koşullarda yaşayan, kendilerini geliştirmeye odaklanmış gençlere
yardımcı olmaktı. Ayrıca kitapta, içlerindeki doğal dürtü ve merak sayesinde
insanlığın gidişini değiştiren büyük buluşlar gerçekleştirmiş mucitlerin hayat
hikayeleri anlatılıyordu. Örneğin Smiles’a göre, James Watt’ın başarı ve etkisi
doğa vergisi olmaktan çok yoğun çalışma,
sebat ve disiplinden kaynaklanıyordu. Sakichi’nin buharlı motorla çalışan
otomatik dokuma tezgahlarını geliştirirken sergilediği özellikler de tamamen bu
özelliklerdir. Smiles’ın kitabı ”olgularla yönetim”in ve insanların aktif bir
şekilde dikkatlerini yoğunlaştırmasını sağlamanın önemi konusunda pek çok örnek
içermektedir. Toyota’nın “git ve gör”e dayalı problem çözme yaklaşımı bu
anlayışı yansıtır.
Toyota Otomotiv Şirketinin Kuruluşu
“Hataya izin vermeyen” dokuma tezgahı
Toyoda’nın en popüler modeli oldu. Toyoda 1929 yılında oğlu Kiichiro’yu örme ve
dokuma aletlerinin ilk yapımcısı Platt Kardeşlerle patent hakkının satışını
görüşmek üzere İngiltere’ye gönderdi. Kiichiro pazarlık sonucu 100.000 İngiliz
Sterlini üzerinde anlaştı ve 1930’da bu sermayeyi Toyota Motor İşletmesi’ni
kurmak üzere kullandı[7].
Sakichi
Toyoda dünyanın değişmekte olduğunu ve otomobilin geleceğin teknolojisi
olacağını görebiliyordu. Bu nedenle oğluna dünyaya katkıda bulunmak için fırsat
yaratmak istiyordu. Sakichi Toyoda’nın bu fırsat yaratma konusu bugün ülkemiz
sanayicileri, özellikle aile şirketleri niteliğindeki şirketlerin patron
yöneticileri için büyük dersler içermektedir. Oğluna verdiği görev şudur:
Herkes yaşamında en azından bir kez büyük
bir projeye el atmalıdır. Ben yaşantımın çoğunluğunu yeni tür tezgahlar yaratmaya
adadım. Şimdi sıra sendedir. Topluma yararlı olacak bir şeyler başarmak için
çaba göstermelisin[8].
Kiichiro
Toyota Otomotiv Şirketini babasının felsefesi ve yönetim yaklaşımı üzerine
kurdu, ama kendine özgü yenilikleri de ekledi. Örneğin, Toyota Üretim Sistemi’nin
“insan temaslı otomasyon” temel
direğinin yaratıcısı Sakichi Toyoda olurken, tama-zamanında ilkesi Kiichiro Toyoda’nın katkısıdır. Bu ilke ile
ilgili Kiichiro’nun vizyonu, Ford’un Michigan fabrikasındaki süper market
sistemi model alınarak kurulan kanban sisteminin temelini oluşturacaktı. Bu başarılarla yetinmeyen
Kiichiro, babası gibi liderlik alanındaki girişimleriyle Toyota üzerinde en
büyük etkiyi bırakmıştır. Şöyle ki; İkinci Dünya Savaşı sonrası, Amerikalılar
Toyota’nın yeniden kamyon üretmeye başlamasına yardımcı oldular. Ancak, yaşanan
yüksek enflasyon şirketin zora girmesine ve “gönüllü emeklilik” yoluyla işten
insan çıkarılmasına neden oldu. Japonya’da şirket kapanmalarının ve el
değiştirmelerinin arttığı bu dönemde, şirketi satmak yerine, Kiichiro
başarısızlığı üstlenerek, kişisel özveride bulundu ve başkanlıktan kendisi
ayrıldı.
Toyota’nın
bugüne kadarki felsefesi hep şirketin
uzun vadeli yararı için kişisel kaygıların ötesinde düşünmek ve aynı zamanda
bir problem çıktığında sorumluluğu hemen üzerine almak olmuştur. Toyoda ailesi
bireylerinin bu yaklaşımından da günümüz aile şirketlerinin büyük dersler
alması gerekir.
Toyota
ailesinin bireyleri aynı felsefeyle yetiştiler. Hepsi ellerini taşın altına
sokmasını ve buluşçuluk ruhunu öğrendiler, şirketin topluma katkıda bulunan
değerlerini gördüler. Üstelik hepsi de uzun vadeli bir geleceği olan özel bir
şirket yaratma vizyonuna sahip bireyler olarak yetişti. 1950’lili yıllarda
yaşanan bu kargaşa ortamında şirketin başına Kiichiro’nun küçük kuzeni Eiji
Toyoda geçti.
Bugün
Toyota Tarzı Japonya’daki liderlerden tüm dünyadaki Toyota kuruluşlarına
yayılmış durumdadır. Ama bugünkü liderler bir şirketi yoktan var etmenin büyüme
sancılarını yaşamadıkları için, Toyota, şirket kurucularının insanları,
ellerini işe bulaştırmaya, tam anlamıyla buluşçuluğa ve problemler üzerinde
gerçek olgulara dayalı bir şekilde yansıtmaya yönelten değerler sistemini
öğretme ve pekiştirme konusunda devamlı kafa yormaktadır. Toyota ailesinin
mirasının da bu olduğu söylenir.
Toyota Üretim Sisteminin Gelişimi
1950
yılında, ABD’deki fabrikaları dolaşmaktan dönen Eiji Toyoda, fabrika müdürü
Taiichi Ohno’yu çağırarak ona şu görevi verir: Toyota’nın imalat sürecini Ford’un üretkenliğine yetişecek şekilde
iyileştirmek.
Zamanın
zor koşulları içinde atölyede çalışmak suretiyle en sonunda Ohno’nun vardığı
başlıca sonuçlardan biri, Toyota’nın başarması gereken şeyin kesintisiz akış olduğu ve o tarihlerde
bunun en iyi örneğinin de Ford’un kesintisiz çalışan montaj hattı olduğuydu.
Henry Ford 20. yüzyılın başındaki gereksinimleri karşılayabilmek için yeni bir seri üretim paradigması geliştirerek
zanaatçı imalat geleneğini ortadan kaldırmıştı. Böylece İkinci Sanayi
Devrimi olarak adlandırılan dönem de başlamıştı. Seri üretimin başarısına
olanak sağlayan temel unsurlardan biri hassas takım tezgahlarının ve
değiştirilebilir parçaların gelişimi olmuştur[9].
Frederick
Taylor’ın öncülük ettiği bilimsel yönetim ilkelerini kullanan Ford yazdığı
eserinde imalat süreci boyunca kesintisiz malzeme akışı yaratmanın, işlemleri
standartlaştırmanın ve fireyi ortadan kaldırmanın önemini de vurguluyordu.
Ancak şirketi bunu her zaman uygulamıyordu. Ford’un değer zinciri içinde, bir
sonraki işlem aşamasını bekleyen, dev stoklar oluşuyordu. Toyota bunu Ford’un
seri üretim sisteminin barındırdığı bir içsel
kusur olarak değerlendirdi. Toyata’nın aşırı üretim yapma lüksü yoktu,
depolama yeri, fabrika sahası ve para sıkıntısı çekiyordu ve ölçek
ekonomisinden yararlanmak için tek bir araç modelinden büyük miktarlarda
üretmiyordu. Ama müşterinin talebine göre esnek bir şekilde değişim gösteren ve
ayni zamanda verimli de olan bir tek parçalı akış sistemi geliştirmek üzere
Ford’un orijinal kesintisiz malzeme akışı (montaj hattındaki gibi işleyen)
fikrinden yararlanabileceğine karar verdi. Esneklik işçilerin zekâsını
süreçleri sürekli iyileştirmeye yönlendirmeyi gerektiriyordu. Böylece bugün
Toyota Üretim Sistemi olarak bilinen yeni ve verimli bir imalat sistemi ortaya
çıkmış oldu.
[1] Endüstri Y. Mühendisi
Osman Karadağ (okaradag52@gmail.cm), 30 yılı aşkın süreyle
Kamu ve Özel sektörde yöneticilik görevlerinde bulunduktan sonra birikimlerini
eğitici ve danışman olarak toplumumuzla paylaşmaktadır. Stratejik planlama,
yapılabilirlik çalışması ve proje yönetimi alanlarında çalışan Karadağ,
Türkiye’nin ilk profesyonel proje
yöneticilerinden biridir.
[2] Jeffrey K. Liker, Toyota Tarzı, 14 Yönetim İlkesi, 2004,
McGraw Hill, Türkçesi Ümit Şensoy, 2010, İstanbul, s.37
[3] Bu iki kitap şunlardır: The Machine That Changed the World: “Dünyayı
Değiştiren Makine” (Womack, Jones, Roos, 1991) ve Lean Thinking “Yalın Düşünme” (Womack, Jones, 1996).
[4] Japoncası genchi genbutsu
[5] Japoncası jidoka
[6] Smiles, Samuel. Self-Help: With Illustrations of Character,
Conduct, and Perseverance. New York: Harper & Brothers, 1860. Published
as Self-Help (Peter W. Sinnema,
editor). New York: Oxford University Press, 2002
[7] Fujimoto, Takahiro. The Evolution of a Manufacturing System at
Toyota. New York, Oxford University Press, 1999
[8] Reingold, Edwin. Toyota: People, Ideas, and the Challange of
the New. London: Penguin Books, 1999
[9] Womack,
James P. Ve Dainel T. Jones. Lean
Thinking: Banish Waste and Create Wealth in Your Corparation. New York:
Simon & Schuster, 1996
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder