Ülkemizde, siyaset sözcüğü daha ağırlıklı olmak üzere siyaset ile politika sözcükleri eşanlamda kullanılır. Ancak iki sözcük arasında ince bir ayırım vardır. Şöyle ki, Arapça olan siyaset sözcüğü at yetiştirmek olan seyis sözcüğünden türetilmiştir, doğasında terbiye etmek, istediğini yaptırmak vardır, dayatmacıdır. Böyle olmakla toplumun geneline değil belirli bir kümenin yararınadır. Öte yandan politika sözcüğü Grekçe kökenli olup, farklı düşünceleri uzlaştırma anlamındadır. Böylelikle daha büyük bir toplumun yararınadır.
Bu ince ayrımı ülkemiz politikacılarında açıkça
görmekteyiz. Genelde sağ eğilimli politikacılar siyaset sözcüğünün belirttiği anlamda davranırlar; önderlerinin (onlar
lider der) görüşlerine boyun eğerler,
çünkü öyle yetiştirilmişlerdir. Parti önderinin dayattığı düşünce dışında görüş
belirtmeleri enderdir. Böyle yapmaya yeltenenler ya partiden atılır, kendileri
ayrılıp yeni parti kurarlar ya da politik ortamdan çekilirler. Öt yandan sol
eğilimli politikacılar daha çok politika sözcüğünün
çağrıştırdığı anlamda davranırlar. Parti önderinin görüşlerine ters gelebilecek
görüşler belirtmekten çekinmezler.
Bu davranış farklılığının temelinde İslam
düşüncesi yatar. İslam’da politik
düşünce değil, siyaset düşüncesi
vardır. Çünkü
İslam demek bir yerde dogmadır, inanç
kaynaklı olduğu için akla değil, nakle
dayanır. Bu da biat
etmeyi, diğer bir deyişle otoriteye boyun eğmeyi, onun dayatmaları dışına
çıkmamayı gerektirir. Sorgulama yoktur, soru soranı, hakkını arayanı sevmezler.
Biz değil, ben ve öteki vardır. Biz uzlaşmayı gerektirir, bu beceri de laik eğitimle kazanılır. Bu yüzden sağ
eğilimli politikacılar, laik eğitimden önce din temelli öğretimi ön planda
tutarlar. Çünkü din temelli öğretim sorgulamayı değil, söyleneni kabul etmeyi öğretir.
İşte at terbiye etmek (seyislik) yalnızca söyleneni yapacak, kindar da
olabilecek çocuklar yetiştirmeye dönüşür. Bunların örneklerini günümüzde üzülerek
görmekteyiz.
Politikanın bir tanımı da devlet yönetme
sanatıdır. Birbirleri ile çelişen düşünceler arasında bir uzlaşma yolu bulma
sanatıdır. Toplumda barış ve huzuru sağlama sanatıdır. Toplumun sorunlarını
çözme sanatıdır. Yalan söyleme, iftira atma, kamu gücünü kötüye kullanma, kamu
kaynakları israf etme, toplumu bölme, kindar insanlar yetiştirme değildir. Bu
ayırımı bilen politikacılar tarafından yönetilmek bizim en doğal hakkımızdır. Çünkü
onların kullandıkları kaynakları biz üretiyoruz. Bu ayırımı bilmeyenlere,
bilmek istemeyenlere saygı duymuyorum, duymayacağım.
Ülkemiz politikacıları, siyaset anlamında değil politika anlamında davranmaya
başladığında düzlüğe çıkabiliriz.