Adaletsiz Vergilendirme ve Demokrasi: Çağ Dışı Bir Politik Pratik
17 Ocak 2025 – okaradag.blogspot.com
Vergiyi bir kesimden alıp, oyları başka bir kesimden toplamak; ülke kaynaklarını
ise iktidarı koruyan azınlığın lehine transfer etmek… Bu, yalnızca adil olmayan
değil, aynı zamanda demokratik değerlere ve çağdaş politika anlayışına aykırı bir
politik yöntemdir.
Tarihten Bir Bakış:
Eski uygarlıklarda bile vergi sistemleri, halkın devlete olan güvenini sağlamak
ve kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliğini temin etmek için tasarlanmıştır. Antik
Roma’da vergi, vatandaşların hem devletin ihtiyaçlarını karşılaması hem de sosyal
adaletin korunması için bir yükümlülüktü. Ancak, imparatorluk dönemlerinde vergi
adaletsizliği, halkın tepkisini çekmiş ve sosyal huzursuzluklara yol açmıştır.
Benzer şekilde, 18. yüzyılın sonunda Fransa’da yaygın vergi adaletsizliği, yalnızca
soyluların ve kilisenin ayrıcalıklı olduğu bir sistemi beslemiş; bu da Fransız Devrimi
gibi büyük toplumsal kırılmalara neden olmuştur.
Günümüzde Neler Oluyor?
Bugün birçok ülkede, vergi yükü genellikle dar gelirli ve orta sınıf yurttaşların
omuzlarındadır. Öte yandan, yüksek gelir grupları ve büyük şirketler, çeşitli vergi
avantajları, muafiyetler ve yasal boşluklar sayesinde çok daha az oranda vergi ödeyebiliyor.
Bu durum, toplumsal adaletsizliği derinleştirirken, halkın devlete olan güvenini
zedeler. Çünkü insanlar, yükü çekenlerin seslerinin duyulmadığını, kaynakların adil
şekilde kullanılmadığını düşünür.
Türkiye’de ve dünyada sıkça gözlemlenen bu tablo, politik önderlerin iktidarlarını
sürdürmek için oy desteğini farklı kesimlerden toplamasıyla birleştiğinde, “adeta
çağ dışı bir sistem” ortaya çıkar. Kaynaklar, iktidara bağlı küçük bir grup tarafından
kontrol edilir ve yönetilirken, vergi yükü geniş kitlelerin sırtına yüklenir.
Sonuçlar ve Tehlikeler:
Ekonomik Dengesizlik: Gelir ve servet
uçurumu derinleşir, yoksulluk ve eşitsizlik artar.
Toplumsal Güvensizlik: Halk devlete
ve politik sisteme olan inancını kaybeder, bu da sosyal kutuplaşmayı ve istikrarsızlığı
tetikler.
Demokratik Meşruiyetin Aşınması: Halkın büyük
çoğunluğu kendini temsil edilmiyor ve dışlanmış hisseder.
Kamu Hizmetlerinde Aksama: Kaynakların
etkin kullanımı engellenir, eğitim, sağlık, altyapı gibi temel alanlarda gerilemeler
yaşanır.
Çözüm Ne Olmalı?
Adalet ve demokrasi ancak:
- Vergi sisteminin
şeffaf, adil ve kapsayıcı olması,
- Kaynakların
toplumun tüm kesimlerine eşit ve verimli şekilde dağıtılması,
- Politik
katılımın artırılması ve herkesin sesinin duyulmasıyla mümkündür.
Sürdürülebilir bir toplum ve güçlü bir demokrasi için, “vergiyi birinden al,
oyları başka birinden topla” politikalarından vazgeçilmeli, halkın ortak menfaatleri
önceleyen yeni bir sosyal sözleşme kurulmalıdır.
Son Söz:
“Adalet olmadan demokrasi bir hayaldir; adil vergilendirme
olmadan da adalet mümkün değildir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder