15 Ağustos 2025 Cuma

Eksik Olan Nedir

Eksik Olan Nedir?

Günlerdir kafamı kurcalayan bir soru: Eksik olan nedir?

Söze sondan başlayacağım: Ahlakın çöktüğü bir toplumda yasa da din de yalnızca dekor olur; sahneyi güçlülerin kuralsız saltanatı kaplar.

Skandal Günlük Yaşamımızda

Gün yok ki yeni bir yolsuzluk haberiyle uyanmayalım. Bir gün ihaleye fesat karıştırılıyor. Ertesi gün, kamu fonları usulsüz kullanılıyor. Başka bir gün, milyonlar rüşvet çarkında kayboluyor. Dosyalar kapanıyor, yenileri açılıyor; skandalların ardı arkası kesilmiyor.

Peki neden?

Neden bu dönemde yolsuzluk, yağmur sonrası mantar gibi bitmeye devam ediyor? Hukuk sistemi mi yetersiz, yönetim biçimi mi kusurlu, yoksa din mi etkisiz?

Yasa Var, Yönetim Var, Din Var… Ahlak Yok

“Yasalar mı?” diye sorarsınız. Meclis, adeta bir üretim bandı gibi çalışıyor; sabah akşam yasa çıkarıyor. Kanun maddeleri raflara diziliyor, yönetmelikler Resmi Gazete’de arka arkaya yayınlanıyor.

“Yönetim mi?” derseniz… Kararlar, koca bir ülkenin geleceğini belirleyecek ölçüde, tek bir kişinin imzasına bağlanmış durumda.

“Din mi?” diye sorarsanız… Tarihte hiç olmadığı kadar büyük bir yatırım alanı olmuş. Camiler dolup taşıyor, Cuma namazları yoğun katılımla kılınıyor. Oruçlar tutuluyor; hacca gidenler, umreye gidenler ardı ardına. Hutbeler okunuyor, fetvalar peş peşe geliyor.

Tutmayan Dikiş, Dağılan Sistem

Ama bütün bu önlemler, görünürde güçlü olsa da dikiş tutmuyor. Yolsuzluklar azalmıyor; aksine çığ gibi büyüyor. Bir davanın dosyası kapanmadan yenisi gündeme düşüyor. Bir skandalın dumanı tüterken, bir diğeri patlak veriyor. Dahası kimi zaman bu “operasyonların” bir bölümü, gerçekten yolsuzluğu ortaya çıkarmaktan çok, muhalefeti sindirmek ve korkutmak amacıyla sahte delillere dayandırılıyor. Böyle olunca hem gerçek suçlar gölgeleniyor hem de adalet mekanizmasına olan güven, ince bir buz tabakası gibi kırılıp dağılıyor.

Rüşvetle Kurtulma Mantığı

Yolsuzluk yapanlar yalnızca cesaret değil, bir tür “güvence” ile hareket ediyor. Yakalanmayacaklarını düşünüyorlar. Eğer yakalanırlarsa, servetlerinin bir kısmını rüşvetle cezadan muaf tutacaklarına inanıyorlar. Bu mantık, hem suçu hem de sistemi besleyen bir kısır döngü yaratıyor: Yolsuzluk, rüşveti doğuruyor; rüşvet, yolsuzluğu koruyor.

Toplumsal bünyeye sinmiş bir zihniyet hastalığı…

Sanki toplumun damarlarına işlemiş, görünmez bir virüs var: Hesap sormaktan çekinen, haksız kazancı normalleştiren, küçük çıkarlar uğruna büyük değerleri gözden çıkaran bir zihniyet…

Eksik Olan Tek Şey

Demek ki bir şey eksik. O eksik olan şey ne mi? Ahlak. Ahlak, bireyin içsel denetimidir; dışsal baskılardan bağımsız, vicdanın sesiyle yön bulur. Tarihte, Roma’nın çöküşü de yalnızca barbar istilalarıyla değil, içten içe çöken ahlaki yapı nedeniyle hızlanmıştır.

Ne yasa ile sağlanabilen ne otoriter yönetimle tesis edilebilen ne de dinin en yoğun yatırım gördüğü bu dönemde güçlenebilen…Tam tersine, her geçen gün biraz daha aşınan ahlak. Yasa korkusu, yönetim baskısı ya da dini ritüeller, ahlakın yokluğunu gideremiyor. Çünkü ahlak, yalnızca öğütle değil, örnekle beslenir; yalnızca sözle değil, eylemle yaşar.

Sonsöz

Ahlakın olmadığı yerde yasa dekor, din ritüel, adalet ise yalnızca bir illüzyondur.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder