Politika mı, Siyaset mi?
Türkiye'de "politika" ve "siyaset" sözcükleri
genellikle eş anlamlı olarak kullanılır. Oysa bu iki kavram, kökenleri ve
taşıdıkları anlamlar bakımından birbirinden oldukça farklıdır. Bu fark,
yalnızca sözcüklerin etimolojisinde değil, toplumsal ve politik yaşamdaki
yansımalarında da kendini gösterir.
"Politika", kökenini Eski Yunanca polis (kent)
ve politikos (kente ilişkin) sözcüklerinden alır. Eski Yunan'da
politika, farklı düşünce ve çıkarların bir arada yaşamasını sağlayan, uzlaşmayı
hedefleyen bir yönetim sanatıdır. Bu yönüyle politika, çoğulculuğun ve
diyalogun temelidir; farklı görüşlerin çatışmak yerine uzlaşı aradığı bir
zemini ifade eder.
Öte yandan "siyaset", Arapça kökenli bir
sözcüktür ve "seyislik", yani at terbiyeciliği anlamına gelir.
Buradaki "terbiye etme" anlayışı, bir varlığın kendi iradesi yerine
belirli bir otoriteye boyun eğmesi fikrine dayanır. Bu yönüyle siyaset,
otoriter yapıları ve hiyerarşik ilişkileri çağrıştırır. Biat kültürü bu
anlayışın doğal bir sonucudur.
Bu iki kavramsal yaklaşım, Türkiye'deki politik uygulamayı
anlamak açısından da önemli ipuçları sunar. Özellikle sağ kesim siyaset
anlayışında, parti liderine mutlak bağlılık ve lidere itaat ön planda tutulur.
Bu durum, politik partileri fikirlerin tartışıldığı platformlar olmaktan
çıkarır; lideri memnun etmeye yönelik bir hiyerarşik yapıya dönüştürür. Böyle
bir ortamda sorunlar, toplumsal uzlaşıyla değil, liderin iradesiyle çözülmeye
çalışılır. Bu da politikayı, demokratik değerlerden uzaklaştırarak kişisel
sadakat ilişkilerine indirger.
Oysa demokrasi, farklılıkların bir arada yaşayabildiği,
fikirlerin özgürce ifade edildiği, çoğulculuğun esas alındığı bir sistemdir.
Demokrasi ancak uzlaşma kültürüyle gelişir. Biat kültürü ise bu gelişimin
önündeki en büyük engeldir. Biat, sorgulamayı dışlar; uzlaşma ise karşılıklı
saygı ve akıl yürütmeyi gerektirir.
Türkiye'de demokrasinin yerleşmesi, “siyaset” anlayışının
“politikaya” evrilmesiyle mümkündür. Bunun için biat kültüründen uzaklaşmak,
uzlaşma kültürünü özendiren bir politik dil ve pratik geliştirmek zorundayız.
Aksi halde demokrasi, yalnızca sandıkla sınırlı kalan bir ritüelden öteye
geçemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder