7 Şubat 2012 Salı


Her Şeyi Yapmak İsteyen Hiçbir Şey Yapamaz

Osman KARADAĞ[1]

04 Şubat 2012, İstanbul

Bu başlık belki biraz aşırı kaçmış olabilir. Daha doğru olan bir başlık şöyle de olabilirdi:

“Her Şeyi Yapmak İsteyen, Hiçbir Şeyi Tam Olarak Yapamaz.”

Ancak buradaki başlıkta vurgulanmak istenen “Bir hedef yoksa her şey hedeftir” anlayışının sakat bir yaklaşım olduğunu göstermektir. Buradan hareketle şöyle bir soru sorabiliriz: Halen dünyanın 17nci büyük ekonomisi olan Türkiye’nin niçin dünya çapında bir şirketi yok?

Bunun cevabı çok basit: Gerek Kamu gerekse iş dünyasının mevcut yaklaşımı ile Olamaz! Çünkü Kamu her şeyi desteklemek istiyor, iş dünyası da her şeyi yapmak istiyor. Her şeyi yapmaya kalktığınız takdirde, ölçek ekonomisinden yararlanamaz, küresel rekabette başarılı olamazsınız.

Ülkemizden 2011 yılında küresel 500 büyük firma arasında ancak 248nci sırada yer alan bir Holding, bir şirket değil. Holding, birden çok iş alanında faaliyet gösteren şirketler topluluğu demektir. Holdingler, risklerini dağıtmak için çok farklı alanlarda faaliyet gösterirler. Çoğunlukla da ölçek ekonomisinden yararlanabilecek ve küresel ortamda rekabet edecek bir büyüklükte şirket oluşturamazlar.

Şimdi “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı” web sayfasından (http://www2.sanayi.gov.tr/Sirket/UnvanSorgulama.aspx?menuSec=234) firma unvanlarına bakmak için rastgele bir harfle, diyelim “A” ile ve herhangi bir şehirden girelim. Karşımıza çıkan unvanlardan bazıları şöyle olacaktır:

“Xxx İnşaat, Turizm, Tekstil, Otomobil, İthalat, İhracat ve Ticaret …” şirketinin unvanından anlaşıldığına göre bu şirket yedi iş alanında faaliyet göstermektedir.

Bir başka “Xxx Gıda, Otomotiv, İnşaat, Tekstil, Kırtasiye, Turizm, Dayanıklı Tüketim Maddeleri, Yayıncılık Sanayi ve Ticaret …” şirketi on, bir diğer “Xxx Bilgisayar, Tekstil, Hediyelik, Sağlık, İnşaat, Gıda, İthalat, İhracat, İmalat Sanayi ve Ticaret …” şirketi ise tam on bir iş alanı ile meşgul olmaktadır. Bu unvanlarda yok yok.

Şimdi bir de küresel 500 firma arasında yer alan bazı Japon ve G. Kore ve şirketlerinin adlarına bakalım. Parantez içindeki rakam şirketin Global 500 firma arasındaki sırasını vermektedir.

Bazı Japon Şirketleri; Toyota Motor (8), Hitachi (40), Honda Motor (45), Nissan Motor (48), Panasonic (50) ve Sony (73)

Bazı G. Kore Şirketleri; Samsung Electronics (22), Hyundai Motor (55), SK Holdings, toplam 20 şirket ile (82) ve GS Holdings, toplam 8 şirket ile (238).

Bu şirketlerin, holding olanları hariç, faaliyet konusu hemen hemen tek bir alandır. Tek bir alanda temel yetkinlik sahibi olan şirketlerdir. Kaynaklarını bu tek yetkinlik alanlarını daha da özgünleştirmeye yönlendirdikleri için dünya çapında olmaktadırlar. Böylece ekonomik ölçeğe erişebilmekte, küresel pazarda rekabet edebilmektedirler.

Bu listede yer alan tek Türk şirketi Koç Holding, otomotiv, dayanıklı tüketim, finans ve diğer alanlarda toplam 72 şirket ile 248nci sırada yer alabilmiştir.

Bir başka analizde dikkat çekici bir bulgu da “Grup” şirketlerin durumudur. Ülkemizden orta boy büyüklükte iki grup şirketin durumu şöyledir:

İki ayrı gruptan oluşan, diyelim “Grup A”,  tekstil, elektronik, beyaz eşya, bilgi teknolojileri, enerji, gayrimenkul gibi altı sektörde toplam 81 şirket ile faaliyette bulunmaktadır. Bir başka grup ise, diyelim “Grup B”, makine imalatı, savunma, kimya, elektrik malzemeleri, enerji, bilişim, nakliye, turizm ve gıda gibi dokuz sektörde toplam 22 şirket ile faaliyet göstermektedir.

Her şeyi yapmak isteyenin muhtemelen odaklanacağı büyük bir hedefi yoktur ya da kar elde etmek gibi kısa vadeli finansal hedefleri vardır. Bu nedenle iş, daha çok ticari açıdan ele alınır.

İşe kısa vadeli bakıldığında görülen yakında olanlardır. Diğer bir deyişle, yerel pazarda olan benzeri boyuttaki şirketlerdir. Hedefi büyütmek, büyük düşünmeyi gerektirir. Odaklanma ister. Sebat ister. Zahmetlidir. Hemen sonuç vermez.

Hiçbir şey tesadüf değildir.

Niçin bazı ülkelerin Global 500’de çok sayıda firmaya sahip olduğu ve niçin bu ülkelerin aynı zamanda en büyük ekonomiler olduğu bir rastlandı değildir. Aşağıdaki grafikte (Grafik 1) 2011 yılı Global 500 firmasının ülkelere göre dağılımı ve bu ülkelerin dünyanın en büyük ekonomi sırası birlikte görülmektedir. Grafiğe dikkatle bakıldığında ilgi çekici olan husus şudur: çok sayıda büyük firması olan ülkeler genelde ekonomik büyüklükte de ön sıralarda yer almaktadır. Ancak bu paralellik Türkiye için geçerli değil. Türkiye dünyanın en büyük 17nci ekonomisi olurken, büyük şirket sayısı bakımından 32nci sırada yer almaktadır. Global 500 firma sayısı bakımından ilk 10 ülke sırası ile; Amerika, Japonya, Çin, Fransa, Almanya, İngiltere, G. Kore, Hollanda, Kanada, İtalya’dır. Yine ekonomik büyüklük bakımından ilk 10 ülke sırası ile; Amerika, Çin, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, Brezilya, İtalya, Hindistan, Kanada’dır.













Grafik 1: 2011 Yılı Global 500 Firmalarının Ülkelere Dağılımı ve Bu Ülkelerin Büyük Ekonomi Sırası
Aşağıdaki grafikte (Grafik 2) bazı ülkelerin 2000 – 2009 yılları arasındaki toplam patent sayıları gösterilmiştir. Bu grafikte de dikkat çekici husus ise: en fazla patente sahip ülkeler, genelde en fazla Global 500 firması olan ve en büyük ekonomilerde de ön sırada yer alan ülkeler olmasıdır. Patent sayısında ilk 10 ülke sırası ile; Japonya, Amerika, Çin, G. Kore, Almanya, Kanada, Rusya, İngiltere, Avustralya, Hindistan’dır. Ne yazık ki burada Türkiye 24ncü sırada yer almaktadır.









Grafik 2: 2000 – 2009 Yılları Arasında Ülkelerin Toplam Patent Sayısı

Kaynak: WIPO Statistics Database, October 2011
Grafik 3’de 2000 – 2009 yılları arasında ülkemizdeki patent sayıları görülmektedir.










Grafik 3: 2000 – 2009 Yılları Arasında Türkiye’de Patent Sayısı.
Kaynak: Türk Patent Enstitüsü
Bu grafikte garip olan husus ise: Cumhuriyetin 100ncü yılı olan 2023 yılında dünyanın 10ncu büyük ekonomisi olma vizyonu telaffuz edilen yılda Türkiye’nin sahip olduğu patent sayısı, daha 2000 yılındaki patent sayısına bile ulaşamamış durumdadır.
Sonuç
Eğer ülkemiz Cumhuriyetin 100ncü yılında gerçekten dünyanın en büyük 10ncu ekonomisi olmak istiyorsa;
1.       Patent sayısını her yıl %28 artırarak 2023 yılında en az 50.000 patent sayısına ulaşmalıdır.
2.       Global 500 firma listesine girebilecek en az 10 büyük firmaya sahip olmalıdır.
3.       Yıllık büyüme oranını her yıl %9 artırarak 2023 yılında en az 2.000 milyar dolar düzeyine çıkarmalıdır. Bu da birey başına milli gelirin en az 25.000 dolar seviyesi üzerine çıkması demektir.  
Bu hedefi gerçekleştirmek için;
1.       Sektör önceliklerinin belirlenmesi,
2.       Kamu desteklerinin kesinlikle seçici olması,
3.       Şirket birleşmelerinin özendirilerek ölçek ekonomisi yaratılması,
4.       Şirketlerde ve Kamuda gerçek Ar-Ge’nin yapılmasının özendirilmesi
kesinlikle şarttır.
Bunlar yapılabilir mi? Eğer ciddiye alınırsa, hedefler belirlenirse, hedefleri ele geçirecek araçlar ödün vermeden uygulanırsa, niçin olmasın.
Unutulmaması gereken; halen ilk 10 sırada bulunan ülkelerle 10 – 16 sıralarda bulunan Kanada, Rusya, İspanya, Avustralya, Meksika, G. Kore, Hollanda’nın yerinde saymayacaklarıdır. Bir diğer hususta; 1990’lı yılların sonlarından beri Türkiye dünyanın 16 ile 17nci en büyük ekonomisi olarak sırasının pek de değişmemiş olmasıdır.

[1] Endüstri Y. Mühendisi Osman Karadağ (okaradag52@gmail.cm), 30 yılı aşkın süreyle Kamu ve Özel sektörde yöneticilik görevlerinde bulunduktan sonra birikimlerini eğitici ve danışman olarak toplumumuzla paylaşmaktadır. Stratejik planlama, yapılabilirlik çalışması ve proje yönetimi alanlarında çalışan Karadağ, Türkiye’nin ilk profesyonel proje yöneticilerinden biridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder