Her Şeyi Yapmak İsteyen Hiçbir Şey
Yapamaz
Osman KARADAĞ[1]
04
Şubat 2012, İstanbul
Bu
başlık belki biraz aşırı kaçmış olabilir. Daha doğru olan bir başlık şöyle de
olabilirdi:
“Her
Şeyi Yapmak İsteyen, Hiçbir Şeyi Tam Olarak Yapamaz.”
Ancak buradaki başlıkta vurgulanmak istenen “Bir hedef yoksa her şey hedeftir” anlayışının sakat bir yaklaşım olduğunu göstermektir. Buradan hareketle şöyle bir soru sorabiliriz: Halen dünyanın 17nci büyük ekonomisi olan Türkiye’nin niçin dünya çapında bir şirketi yok?
Bunun
cevabı çok basit: Gerek Kamu gerekse iş dünyasının mevcut yaklaşımı ile Olamaz! Çünkü Kamu her şeyi desteklemek
istiyor, iş dünyası da her şeyi yapmak istiyor. Her şeyi yapmaya kalktığınız
takdirde, ölçek ekonomisinden yararlanamaz, küresel rekabette başarılı
olamazsınız.
Ülkemizden
2011 yılında küresel 500 büyük firma arasında ancak 248nci sırada yer alan bir Holding, bir şirket değil. Holding, birden çok iş alanında faaliyet gösteren
şirketler topluluğu demektir. Holdingler, risklerini dağıtmak için çok farklı
alanlarda faaliyet gösterirler. Çoğunlukla da ölçek ekonomisinden
yararlanabilecek ve küresel ortamda rekabet edecek bir büyüklükte şirket
oluşturamazlar.
Şimdi “Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı”
web sayfasından (http://www2.sanayi.gov.tr/Sirket/UnvanSorgulama.aspx?menuSec=234) firma unvanlarına bakmak için rastgele
bir harfle, diyelim “A” ile ve herhangi bir şehirden girelim. Karşımıza çıkan
unvanlardan bazıları şöyle olacaktır:
“Xxx İnşaat, Turizm, Tekstil, Otomobil,
İthalat, İhracat ve Ticaret …”
şirketinin unvanından anlaşıldığına göre bu şirket yedi iş alanında faaliyet
göstermektedir.
Bir
başka “Xxx Gıda, Otomotiv, İnşaat,
Tekstil, Kırtasiye, Turizm, Dayanıklı Tüketim Maddeleri, Yayıncılık Sanayi ve
Ticaret …” şirketi on, bir diğer “Xxx
Bilgisayar, Tekstil, Hediyelik, Sağlık, İnşaat, Gıda, İthalat, İhracat, İmalat
Sanayi ve Ticaret …” şirketi ise tam on bir iş alanı ile meşgul olmaktadır.
Bu unvanlarda yok yok.
Şimdi
bir de küresel 500 firma arasında yer alan bazı Japon ve G. Kore ve
şirketlerinin adlarına bakalım. Parantez içindeki rakam şirketin Global 500
firma arasındaki sırasını vermektedir.
Bazı
Japon Şirketleri; Toyota Motor (8), Hitachi (40), Honda Motor (45), Nissan
Motor (48), Panasonic (50) ve Sony (73)
Bazı G.
Kore Şirketleri; Samsung Electronics (22), Hyundai Motor (55), SK Holdings, toplam
20 şirket ile (82) ve GS Holdings, toplam 8 şirket ile (238).
Bu
şirketlerin, holding olanları hariç, faaliyet konusu hemen hemen tek bir
alandır. Tek bir alanda temel yetkinlik sahibi olan şirketlerdir. Kaynaklarını
bu tek yetkinlik alanlarını daha da özgünleştirmeye yönlendirdikleri için dünya
çapında olmaktadırlar. Böylece ekonomik ölçeğe erişebilmekte, küresel pazarda rekabet
edebilmektedirler.
Bu
listede yer alan tek Türk şirketi Koç Holding, otomotiv, dayanıklı tüketim,
finans ve diğer alanlarda toplam 72 şirket ile 248nci sırada yer alabilmiştir.
Bir
başka analizde dikkat çekici bir bulgu da “Grup” şirketlerin durumudur. Ülkemizden
orta boy büyüklükte iki grup şirketin durumu şöyledir:
İki
ayrı gruptan oluşan, diyelim “Grup A”, tekstil,
elektronik, beyaz eşya, bilgi teknolojileri, enerji, gayrimenkul gibi altı
sektörde toplam 81 şirket ile faaliyette bulunmaktadır. Bir başka grup ise,
diyelim “Grup B”, makine imalatı, savunma, kimya, elektrik malzemeleri, enerji,
bilişim, nakliye, turizm ve gıda gibi dokuz sektörde toplam 22 şirket ile faaliyet
göstermektedir.
Her
şeyi yapmak isteyenin muhtemelen odaklanacağı büyük bir hedefi yoktur ya da kar elde etmek gibi kısa vadeli finansal hedefleri vardır. Bu nedenle iş, daha çok ticari açıdan ele alınır.
İşe
kısa vadeli bakıldığında görülen yakında olanlardır. Diğer bir deyişle, yerel
pazarda olan benzeri boyuttaki şirketlerdir. Hedefi büyütmek, büyük düşünmeyi
gerektirir. Odaklanma ister. Sebat ister. Zahmetlidir. Hemen sonuç vermez.
Hiçbir şey tesadüf değildir.
Niçin
bazı ülkelerin Global 500’de çok sayıda firmaya sahip olduğu ve niçin bu
ülkelerin aynı zamanda en büyük ekonomiler olduğu bir rastlandı değildir. Aşağıdaki
grafikte (Grafik 1) 2011 yılı Global 500 firmasının ülkelere göre dağılımı ve
bu ülkelerin dünyanın en büyük ekonomi sırası birlikte görülmektedir. Grafiğe
dikkatle bakıldığında ilgi çekici olan husus şudur: çok sayıda büyük firması olan ülkeler genelde ekonomik büyüklükte de ön
sıralarda yer almaktadır. Ancak bu paralellik Türkiye için geçerli değil.
Türkiye dünyanın en büyük 17nci ekonomisi olurken, büyük şirket sayısı
bakımından 32nci sırada yer almaktadır. Global 500 firma sayısı bakımından ilk
10 ülke sırası ile; Amerika, Japonya, Çin, Fransa, Almanya, İngiltere, G. Kore,
Hollanda, Kanada, İtalya’dır. Yine ekonomik büyüklük bakımından ilk 10 ülke
sırası ile; Amerika, Çin, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, Brezilya,
İtalya, Hindistan, Kanada’dır.
Grafik 1: 2011 Yılı Global 500 Firmalarının Ülkelere Dağılımı ve Bu Ülkelerin Büyük Ekonomi Sırası
Grafik 1: 2011 Yılı Global 500 Firmalarının Ülkelere Dağılımı ve Bu Ülkelerin Büyük Ekonomi Sırası
Aşağıdaki
grafikte (Grafik 2) bazı ülkelerin 2000 – 2009 yılları arasındaki toplam patent
sayıları gösterilmiştir. Bu grafikte de dikkat çekici husus ise: en fazla patente sahip ülkeler, genelde en
fazla Global 500 firması olan ve en büyük ekonomilerde de ön sırada yer alan
ülkeler olmasıdır. Patent sayısında ilk 10 ülke sırası ile; Japonya,
Amerika, Çin, G. Kore, Almanya, Kanada, Rusya, İngiltere, Avustralya, Hindistan’dır.
Ne yazık ki burada Türkiye 24ncü sırada yer almaktadır.
Grafik 2: 2000 – 2009 Yılları Arasında Ülkelerin Toplam Patent Sayısı
Kaynak:
WIPO
Statistics Database, October 2011
Grafik
3’de 2000 – 2009 yılları arasında ülkemizdeki patent sayıları görülmektedir.
Grafik 3: 2000 – 2009 Yılları Arasında Türkiye’de Patent Sayısı.
Bu
grafikte garip olan husus ise: Cumhuriyetin
100ncü yılı olan 2023 yılında dünyanın 10ncu büyük ekonomisi olma vizyonu
telaffuz edilen yılda Türkiye’nin sahip olduğu patent sayısı, daha 2000
yılındaki patent sayısına bile ulaşamamış durumdadır.
Sonuç
Eğer
ülkemiz Cumhuriyetin 100ncü yılında gerçekten
dünyanın en büyük 10ncu ekonomisi olmak istiyorsa;
1.
Patent
sayısını her yıl %28 artırarak 2023 yılında en az 50.000 patent sayısına
ulaşmalıdır.
2.
Global
500 firma listesine girebilecek en az 10 büyük firmaya sahip olmalıdır.
3.
Yıllık
büyüme oranını her yıl %9 artırarak 2023 yılında en az 2.000 milyar dolar
düzeyine çıkarmalıdır. Bu da birey başına milli gelirin en az 25.000 dolar
seviyesi üzerine çıkması demektir.
Bu
hedefi gerçekleştirmek için;
1.
Sektör
önceliklerinin belirlenmesi,
2.
Kamu
desteklerinin kesinlikle seçici olması,
3.
Şirket
birleşmelerinin özendirilerek ölçek ekonomisi yaratılması,
4.
Şirketlerde
ve Kamuda gerçek Ar-Ge’nin yapılmasının özendirilmesi
kesinlikle
şarttır.
Bunlar
yapılabilir mi? Eğer ciddiye alınırsa, hedefler belirlenirse, hedefleri ele
geçirecek araçlar ödün vermeden uygulanırsa, niçin olmasın.
Unutulmaması
gereken; halen ilk 10 sırada bulunan ülkelerle 10 – 16 sıralarda bulunan
Kanada, Rusya, İspanya, Avustralya, Meksika, G. Kore, Hollanda’nın yerinde
saymayacaklarıdır. Bir diğer hususta; 1990’lı yılların sonlarından beri Türkiye
dünyanın 16 ile 17nci en büyük ekonomisi olarak sırasının pek de değişmemiş
olmasıdır.
[1]
Endüstri Y. Mühendisi Osman Karadağ (okaradag52@gmail.cm),
30 yılı aşkın süreyle Kamu ve Özel sektörde yöneticilik görevlerinde
bulunduktan sonra birikimlerini eğitici ve danışman olarak toplumumuzla
paylaşmaktadır. Stratejik planlama, yapılabilirlik çalışması ve proje yönetimi
alanlarında çalışan Karadağ, Türkiye’nin ilk profesyonel proje yöneticilerinden biridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder