Stratejik Düşünme (Gerçek
Kuzeyi Bulma Çabası)
18 Ocak 2012, İstanbul
Osman Karadağ[1]
Gideceği limanı bilmeyenlere hiçbir rüzgâr yardımcı olamaz, Seneca
Liderin
Planlama ve Uygulama Kılavuzu[2]
adlı kitap bir şirketin “Gerçek Kuzeyi”
ni şöyle tanımlar: başarılması gereken iş
ihtiyaçlarını vurgular ve manyetik bir çekme kuvveti uygular. Bu ifade
stratejik planlama literatüründe şirketin “vizyonu[3]”
ifadesi ile aynı anlama gelmektedir. Nitekim aynı kitapta, Japoncası Hoshin
olan strateji yayılımında bu ifade en
başta yer alır: “iş ihtiyaçlarımıza uygun
yalın araçlara odaklanan bir kılavuz ve teslimat sistemi” ya da “her şeyi Gerçek Kuzeye göre hizalayan bir
pusula” olarak tanımlanan strateji yayılımının bileşenleri;
1. Örgütün stratejik ve felsefi amacı “Gerçek
Kuzey”i üzerinde görüş birliği sağlanması,
2. Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem
Al-bilimsel yöntemi,
3. Mikro, yıllık ve makro
Planla-Uygula-Kontrol Et-Önlem Al,
4. Paslaşma-neyin önemli olduğunun
meslektaşlar ve takım üyeleri ile açık bir şekilde görüşülerek uzlaşmanın
sağlanması,
5. Yayılım lideri kavramı-siloları çözen ve
fonksiyonlar arası kapıları açan metafor,
6. A3 düşünüş-planlama ve uygulamaya hikaye
anlatma yaklaşımı.
Bir
yerden bir yere gitmek bir yol haritasını gerektirir. Bir şirketin bulunduğu konumdan arzu ettiği
bir başka konuma ulaşması, planlama yapması, planı uygulaması ve doğru yolda
olduğunu izlemesi ve değerlendirme yapması ve gerektiğinde düzeltici işlem
yapması ile mümkündür. Doğru ve uygulanabilir bir yol haritası çizmek, ancak stratejik
düşünme becerisine sahip olmakla mümkündür.
IBM
tarafından 60 ülkede, 33 endüstri alanında 1.541 CEO ile Eylül 2009 – Ocak 2010
tarihleri arasında yüz yüze yapılan mülakatın en önemli bulgularından üçü;
1. Dünyadaki özel sektör ve kamu sektörü
liderlerinin karşılaştığı en zorlu hususun karmaşıklığın hızlı tırmanışı olduğuna
inanmaktadırlar. Bunun devam edeceğine hatta gelecek yıllarda hızlanacağını
beklemektedirler.
2. Küresel çevrenin bu karmaşıklığı ile etkin
olarak başa çıkmak için işletmelerin gerekli donanıma sahip
olmadıkları konusunda hem fikirler.
3. Bu karmaşıklıktan çıkmak için en önemli
liderlik yetkinliğinin yaratıcılık olduğudur.
Çevrenin
bu karmaşıklığı ciddi belirsizlikleri de beraberinde getirmekte, şirket karar
vericileri adeta sisli bir ortamda hareket etmek zorunda kalmaktadırlar. Böyle
bir ortamda şirketlerin varlıklarını koruyabilmeleri, ancak liderlerin sağlıklı
karar vermelerine bağlıdır. Bunun için de liderlerin kendilerine bir yol
haritası çizmeleri, diğer bir deyimle adına stratejik plan[4]
dediğimiz uygun bir “plan” yapmaları yaşamsaldır. Ortamın taşıdığı karmaşıklık ve
belirsizlik çizilecek yol haritasının mekanik değil, yaratıcılık taşıyan bir
yaklaşımla çizilmesini zorunlu hale getirmektedir. Ancak böyle yapılırsa,
şirket yaşamını sürdürebilir.
En
basit anlamı ile “planlama” bir
yerden bir yere gitmektir. Bir yerden bir yere gitmek; nerede olduğumuzu ve
nereye gideceğimizi “bilmeyi”, bunun
için bir “araç”a ihtiyacı ve
kendimize bir “rota” çizmemizi, özetle
“Bilgi
- Araç– Rota” yı gerektirir.
Stratejik
düşünme strateji dinamiğini kavramak
için başlangıç noktası oluşturur ve “biz
kimiz?”, “nerede olmalıyız?”, “ne olmalıyız?” sorularına cevap
oluşturmak amacıyla izlenen sistematik bir düşünce tarzıdır. Buna strateji
mimarisi oluşturma sanatı da denebilir[5]. Stratejik
Düşünme bize karmaşık ve belirsizliklerle dolu çevrede gerekli bilgi ve
beceriyi sağlar. Buradaki araç ise “bütünü
yönetebilme” sanatı diyebileceğimiz “Stratejik
Yönetim”dir.
Stratejik
düşünme sistem düşüncesindeki gelişmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Stratejik
yönetimin esasını oluşturan stratejik düşünmeyi daha iyi anlayabilmek için
sistem düşüncesini anlamamız gerekmektedir. Ancak böylece sistem düşüncesi –
stratejik düşünme – stratejik yönetim – stratejik planlama arasındaki
ilişkileri anlayabiliriz.
Sistem Düşüncesi
Son 50
yılda iki paradigma kayması olmuştur. Bunlardan ilki doğayı
anlamada akla dayanmayan mekanik sistemden çok fikirli sosyal – kültürel
sisteme kaymadır. İkincisi ise bilme tarzındaki kaymadır. Bilme tarzındaki kayma,
bağımsız değişkenlerle ilgilenen bilim olan analitik düşünceden, birbirlerine
bağlı değişkenlerle ilgilenen sanat ve bilim olan sistem düşüncesine geçmedir.
Sosyal bilimlerde sistem düşüncesinin
gelişmesinde biyoloji bilimi önemli bir rol oynamıştır. Bir biyolog olan Ludwig
Von Bertalanffy öncülüğünde 1940’lı yıllarda biyoloji bilimi tüm yaşam
yapılarına yeni bir bakış açısı – sistem- getirdi. Sistemi, bütünün genel amacı
için birlikte çalışan parçaların bir kümesi olarak tanımlamada, bilim adamları
yaşama ve onu destekleyen unsurlara (öğelere) tamamen farklı bir yönden bakmaya
başladılar. Bu çalışmalar sonucunda Genel Sistem Teorisi (GST) denilen yeni bir
teori ortaya çıkmış oldu.
Günümüzdeki sistemlerin karmaşıklığı ile
etkin olarak başa çıkmak ve sistem içinde karar vermede bize büyük kolaylıklar
sağlayan sistem düşüncesine önemli bir katkı da 1940’lı yıllarda ortaya çıkan
harekat araştırması ya da yöneylem araştırması, sistem mühendisliği ya da sistem analizidir. Yöneylem araştırması yaklaşımı
1970’li yıllarda sayısal olmayan yaklaşımlarla desteklenmiştir. Böylece sistem
düşüncesinin geliştirilmesinde çok önemli bir aşama daha başarılmıştır.
Karar Vermenin Artan Karmaşıklığı
Sistem
düşüncesi alanında çalışmaları olan W.R. Ashby, karmaşıklığı bir şeyi tarif
etmek için gerekli bilgi miktarı olarak tanımlamıştır. Günümüzün toplumu
giderek daha karmaşık hale gelmektedir. Geleneksel rasyonel düşünme tarzı etki ve tepki moduna
dayanmaktadır. Geleneksel yaklaşım, dar odaklı, parça parça düşünüp karar verme
yolunu izlemesi nedeniyle zamanımızın karmaşıklığı ile başa çıkamaz. Analitik düşünce denilen bu tarzın
problemleri çözüm mantığı şu aşamalardan oluşmaktadır: (1) Bugünle ve mevcut durumla, konular ve
problemlerle başlar. (2) Konuları/problemleri küçük parçalara böler. (3) Her
parçayı ayrı çözer, parçanın çözümünü maksimize eder. (4) Mevcut problemin
ötesinde uzun erimli vizyonu ya da amacı yoktur.
Sistem düşüncesi, bütüne odaklanması ve parçaların
rol ve davranışlarını bir bütün olarak açıklamaya çalışması nedeniyle daha
kapsamlı bir yaklaşım sergilemektedir. Sistem düşüncesi, parçaların tek tek
verimli olmasından daha çok, sistemin bir bütün olarak etkin olmasını ister.
Sistemler sadece planlanan ve arzu edilen sonuçlar üretmez, planlanmayan ve
arzu edilmeyen sonuçlar da üretir. Bir sistemde kilit terimler karşılıklı eylem, karşılıklı bağımlılık ve bir bütün
oluşturmadır.
Analitik düşünce, yapının
anlaşılmasının sistemi anlamaya yeteceğini varsayar. Sentezci düşünce için işlev bütünü anlamak için anahtardır.
Davranışçılar ise bütünü anlamak için nasıl
sorusuna (sürece) bakarlar. Analiz klasik bilimin esasıdır. Bilimsel
yöntem bütünün parçalardan oluştuğunu varsayar. Yapıyı anlamak, bütünü anlamak
için hem gerekli hem de yeterlidir. Sentez
işlevsel yaklaşımın esasıdır. Sistemi sonuçlarına göre tanımlamak suretiyle onu
içinde bulunduğu çevre içindeki etkilerini inceler. Süreç yönelimi davranış
biliminin odağını oluşturur ve temel olarak nasıl
sorusu ile ilgilenir.
Birbirine
bağımlı değişkenler dairesel bir ilişki oluştururlar. Her bir değişken diğer
değişkenleri birlikte üretir ve aynı zamanda diğer değişkenler tarafından
birlikte üretilir. Hangisinin önce geldiği önemli değildir, çünkü hiçbiri
diğerleri olmadan yaşayamaz. Bu karşılıklı bağımlılığı anlamamak en önemli
hususu kaçırmak demektir.
Bu
hususu gözden kaçırmamak için bir sistem düşüncesi disiplinine sahip olmak
gerekir. Sistem düşüncesi disiplinin esası algılamada değişimde yatar. Algılama
değişiminin iki boyutu vardır. İlk boyut olayları doğrusal sebep-sonuç zinciri
içinde değil, etkenlerin karşılıklı ilişkileri bağlamında görmektir. İkinci
boyut ise olayları bir anlık resimler şeklinde değil, geçmişten gelip geleceğe
giden bir süreç halinde görmektir. Etkenler arasındaki karşılıklı ilişkileri
anlamak ancak bu algılama değişimi sonucunda gerçekleşir.
Sistemin
Boyutları
Bir sistemin önemli unsurları onun bileşenleri,
bileşenler arasındaki ilişkiler,
sistemin davranış ve etkinliği, uygun ortamı, ortamdan sağlanan girdiler,
ortama verilen çıktılar ve gözlemleyicinin özel ilgisi olarak ifade edilir.
Genel Sistem Teorisini stratejik planlamaya uygulayan Haines
sistemin beş temel kavramını şöyle düzenlemektedir; (1) Çıktılar: bir sistem olan örgütün gelecek
durumunu gösterir. (2) Geri bildirim: stratejik plan uygulamasının sonuçları
(çıktıları) girdilerle karşılaştırır. Bu izleme ve kontrol işlevidir. (3)
Girdiler: Örgütün mevcut durumunu gösterir. (4)
Dönüştürme: örgütün ürün/hizmet üretme sürecini,
diğer bir deyişle geçiş durumunu gösterir. (5) Çevre:
örgütün içinde bulunduğu ortamı gösterir.
Gelecekten Geriye Doğru Düşünme
Haines bu
düşünce tarzını beş kritik soru ya da safha ile açıklamaktadır. Bunlar;
Aşama A: Nerde olmak istiyoruz? (sonuçlar,
amaçlar, hedefler, holistik vizyon).
Aşama B: Oraya vardığımızı nasıl anlayacağız?
(müşterinin istek ve ihtiyaçlarını sayısallaştırılabilen bir geri bildirim
sistemi ile ilişkilendirmek).
Aşama C: Şu an neredeyiz? (bugünün konuları ve problemleri).
Aşama D: Oraya nasıl gideceğiz? (Aşama C’den
Aşama A’ya olan aralığı tam ve holistik bir yolla kapatma).
Aşama E: Çevremizde gelecekte hangi değişiklikler
olacak/olabilecek? (bu devam eden bir sorudur).
Aşama
A’da sonuçların tanımlanmasına odaklanılır. Aşama B’de örgüt gelişmelerini
ölçebilen bir sayısallaştırılabilen geri besleme sistemi oluşturulur. Aşama
C’de örgütün şu an nerede olduğu belirlenir. Aşama D’de örgütün vizyonuna
ulaşmak için hangi eylemlere girişmesi gerektiği ortaya çıkarılır. Aşama E’de
örgüt sürekli olarak çevresel tarama yapar. Sistem düşüncesi Aşama A’dan başlayarak bütünün genel
amaçlarını açıklar. Süreci basitleştirir ve bütün parçaların sonuca odaklı
olacak şekilde sürekli, büyüyen bir çerçeve içinde birbirlerine uymalarını
temin eder. Sistem düşüncesinde esas olan bütündür, parçaları ikincil
önemdedir.
Dinamiği Anlama
Sistem dinamiğini anlamak
ormanı ve ağaçları görme sanatıdır. Çoğu yönetim durumlarında gerçek kaldıraç
karmaşıklığın dinamiğini anlamakta yatar, karmaşıklığın ayrıntısını anlamada
değil. Pazarda büyüme ile kapasite genişletme dinamik bir problemdir. Pazarda
güçlü bir konum sağlayacak karlı bir ürün (hizmet), fiyat, kalite ve tasarımdan
oluşan bir karışım geliştirmek dinamik bir problemdir. Yine kaliteyi
iyileştirme, toplam maliyeti azaltma ve müşterileri sürdürülebilir bir şekilde
tatmin etme dinamik bir problemdir.
Sistem
düşüncesi en büyük yararını oldukça karmaşık durumlarda yüksek kaldıraçlı
değişimleri düşük kaldıraçlı olanlarından ayırmaya yardımcı olması ile sağlar.
Bunun anlamı şudur: Gerçekte sistem düşüncesi sanatı karmaşıklık arasından
değişimi yaratan yapıyı ortaya çıkarmada yatar. Sistem düşüncesi karmaşıklığı
görmezden gelmek değildir. Karmaşıklığı, problemlerin nedenlerinin
aydınlatılması ve bunlara nasıl çare bulunacağının yollarını sağlayacak bir
yapı düzenine koymaktır. Bu düzenli yapı içinde hangi faktörler sistem içinde
daha yüksek etki derecesine sahiptir? Hangi faktörler diğerlerine göre çok daha
fazla faktörü etkilemektedir? Bu soruların cevapları araştırılırken önemli
(yüksek kaldıraçlı) ve az sayıdaki faktörlerle önemsiz (düşük kaldıraçlı) ve
çok sayıdaki faktörler belirlenmiş olacaktır. Böylece kısıtlı kaynaklarımızı az
sayıdaki önemli faktörlere yönlendirme olanağına kavuşmuş oluruz. Örneğin bir
şirkette değişimin uygulanmasında, değişimi hızlandıracak kritik bir kitle
oluşturmada çalışanlar arasından rastgele bir ekip oluşturulmaz. Şirket içinde
değişimin süratle yayılmasını sağlayabilecek insanlar seçilir.
Stratejik Düşünme Kavramının Gelişmesi
Strateji
alanında geçen yüzyılın son otuz yılında bazı paradigma değişimleri olmuştur. Bu değişimler; 1970’li yıllarda stratejik planlama safhası, 1980’li yıllarda stratejik yönetim safhası ve 1990’lı yıllarda stratejik düşünme safhasıdır. Böylece strateji alanı
terminolojisine stratejik planlamadan sonra önce stratejik yönetim daha sonra
da stratejik düşünme girmiş ve zaten karışık olan kafalar biraz daha
karışmıştır. Çünkü her yazar kendi yaklaşımına göre bu kavramların her biri
için farklı tanımlamalar yapmışlardır.
Strateji
alanındaki bu yeni kavramın bir sanat mı, bir bilim mi yoksa her ikisinin bir
karışımı mı olduğu uzun süre tartışılmıştır. Stratejik yönetim okulları içindeki
tanımlayıcı ve bütünleyici literatürünün tanımış bazı yazarları stratejik
düşünmenin bir sanat olduğu düşüncesindedirler. Onlara göre stratejik düşünme
insan beyninin sağ yanının bir sezgisel ve yaratıcılık faaliyeti, diğer bir
deyişle, bir Doğu düşünce tarzıdır. Diğer yandan kuralcı okula dahil olan yazarlar ise stratejinin rasyonel,
analitik, yaklaştırıcı bir Batı düşünce
süreci, diğer bir deyişle bilim olduğunu ileri
sürmektedirler. Bu iki uç görüşleri birleştirerek eklektik bir yaklaşım sergileyen yazarlara göre, stratejinin en iyi
sonuca ulaşması için her iki yaklaşımın birleştirmesi gerekir. Bizce de
eklektik yaklaşımın daha uygun bir yaklaşım olduğudur.
Stratejik Düşünme Kavramının Tanımı
Stratejik düşünmenin bir tanımı “(1) örgüt çapında bir planlama çerçevesi
oluşturan ve müşteri grupları ve kaynaklar hakkında stratejik kararlar
oluşturulmasını kolaylaştırır. (2) girişim düşüncesini harekete geçiren bir planlama
süreci, (3) yöneticilerin şirket stratejisine yükümlülüklerini kuvvetlendiren
bir şirket değerler sistemi.” şeklindedir.
Bize göre ise stratejik düşünme; strateji dinamiğini kavramak için başlangıç
noktası oluşturur ve firmanın Biz kimiz?,
Nerede olmalıyız?, Ne olmalıyız? sorularına cevap oluşturmak amacıyla
izlemesi gereken sistematik bir düşünce tarzıdır.
Geleneksel analitik planlamada, örgütler
bugünün sorunlarını farklı parçalara böler, bunların her keresinde birini
çözer, sonra diğerine geçer. Sistem düşüncesi bu analitik yaklaşımın tam
tersini uygular. Sistem düşüncesi örgütü, çevre ile etkileşimi açısından, bir
bütün olarak ele alır. Daha sonra geriye doğru çalışarak bütünün her bir
parçasının tüm örgütün amaçlarını desteklemek için birlikte nasıl
çalıştıklarını anlamaktır. Ancak o zaman temel stratejiler oluşturulabilir.
Kaynaklar
1. Daellenbach,
H. G., & McNickle, D. C. (2005). Management science Decision making
through Systems thinking. New York, USA: Palgrave MacMillan.
2. DiVanna,
J., & Austin, F. (2004). Strategic Thinking in Tactical Times.
London, UK.: Palgrave MacMillan.
3. Gharajedaghi, J. (2004). Systems Methodology: A Holistic Language of
Interaction And Design-Seeing Through Chaos and Understanding Complexities.
February, 2004.
4. Gluck, F. W., Kaufman, S. P., & Walleck, A. S. (1980). Strategic
Management for Competitive Advantage. Harvard Business Review(July/August,
pp, 154-161.).
5. Haines,
S. G. (2000). The Systems Thinking Approach to Strategic Planning and
Management. New York: St. Lucie Press.s.34
6. Ohmae,
K. (1982). The Mind of the Strategist. New York: McGraw-Hill.
7. O'Shannassy,
T. (1999). Strategic Thinking: A Continuum of Views and Conceptualisation. RMİT
Business School of Management(No.WP 99/21, pp.1-30.).
8. Osman Karadağ,
“Sürdürülebilir Büyümenin Temel İlkeleri, Beyaz Yayınları, 2011, İstanbul”.
9. Pascal Dennis, “Liderin
Planlama ve Uygulama Kılavuzu, Doğru İşlerin Yapılmasını Sağlamak, Yalın
Enstitü Derneği, 2006, İstanbul” inceleyebilir.
10. Prahalad,
C. K., & Hamel, G. (1994). Competing for the Future. Harward Business
Review(Product 4929, Julay – August, pp. 1-9).
11. Senge,
P. M. (1990). The Fifth Discipline: The Art and Practice of the Learning
Organization. New York.s.114-115
12. Stacey,
R. (1993). Strategic Thinking and the Management of Change. Kogan Page
ve Heracleous, L. (1998). Strategic thinking or strategic planning? Long
Range Planning, Vol. 31(No. 3, pp. 481-487.).
[1] Endüstri Y. Mühendisi
Osman Karadağ (okaradag52@gmail.com), 30 yılı aşkın süreyle
Kamu ve Özel sektörde yöneticilik görevlerinde bulunduktan sonra birikimlerini
eğitici ve danışman olarak toplumumuzla paylaşmaktadır. Stratejik planlama,
yapılabilirlik çalışması ve proje yönetimi alanlarında çalışan Karadağ,
Türkiye’nin ilk profesyonel proje
yöneticilerinden biridir.
[2] Pascal Dennis, “Liderin
Planlama ve Uygulama Kılavuzu, Doğru İşlerin Yapılmasını Sağlamak, Yalın
Enstitü Derneği, 2006, İstanbul” inceleyebilir.
[3] Vizyon (Vision) bir örgütün geleceğini
sembolize eder. Örgütün uzun vadede neler
yapmak istediğinin güçlü bir anlatımıdır.
[4] Stratejik düşünmenin ne
olduğu ve stratejik planın nasıl yapılacağı konusunda ayrıntılı bilgi için bak.
“Sürdürülebilir Büyümenin Temel İlkeleri, Osman Karadağ, Beyaz Yayınları, 2011,
İstanbul” Kısım II’de açıklanmaktadır.
[5] Stratejik düşünme için literatürde kullanılan
diğer terimler; Kritik Düşünme, Sistematik
Düşünme, Geleceğe ve İleriye Yönelik Düşünme, Uzun Dönemli Düşünme, Yüksek
Düzey Düşünme, Çözüm Bulmadır.
[6] Kaynak: Haines, S.G.
(2000), “The Systems Thinking Approach to Strategic Planning and Management”, St.
Lucie Press, New York, s. 35’den uyarlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder